Evvel
Evvel, dört şekilde tefsir edilir:
1. Evvel kelimesi ile, Nebi döneminde, Yahudilerden Nebi'yi [Hz. Muhammed'i] inkâr edenlerin evveli-lilki kasdedilmiştir; -Medine Yahudilerine hitab eden- şu âyette olduğu gibi:
Ona kâfir olanların evveli (yani, Yahudilerden Nebi'yi[181] inkâr edenlerin evveli/ilki} olmayın (.....) ve
yalnız Bana ittiqa edin! (Bakara/41)
2. Evvel ile, Mekke ahalisinden Allah'a îmân eden kimselerin evveli/ilki kasdedilmiştir;[182] şu âyetlerde olduğu gibi:
De ki: "Rahmân'm çocuğu olsaydı, ben ibâdet edenlerin evveli olurdum" {yani, Mekke ahatisindeh muvah-hidlerin evveli/ilki olurdum}. (Zuhruf/81)
De ki: "Doğrusu ben {Mekke ahalisiden) teslim olanların evveli[183] ((yani, ilki)} olmakla emrolundum." (En'âm/14)
3. Evvel ile, Allah'ın dünyada görülemeyeceğine îmân edenlerin evveli I ilki kasdedilmiştir; şu âyette olduğu gibi:
Dedi ki: "Rabbim bana göster de Sana bakayım." Buyurdu ki: "Beni asla göremezsin, fakat şu dağa bak: eğer o yerinde durabilirse, sen de Beni görebilirsin." Rabbi dağa tecelli edince, onu paramparça etti ve Mûsâ da baygın düştü. Ayılmca dedi ki: "Seni tenzih ederim, Sana döndüm ve ben mü'minlerin {yani, dünyada Senin asla görülemeyeceğini tasdik edenlerin) evveliyim ((yani, ilkiyim)}." (A'râf/143)
4. Evvel kelimesi ile, İsrâîloğulları arasından Mûsâ ve Harun'a imân eden kimselerin ilki kasdedilmiş-tir; şu âyette böyledir:
{Musa'ya îmân ettikleri için, Fir'avn tarafından katledilmekle tehdit edildikleri vakit sihirbazlar dediler ki}: "Biz gerçekten mü'minlerin evveli {yani, Musa'nın getirdiklerini, İsrâîloğulları arasından[184] tasdik edenlerin ilki} olduğumuz için Rabbimizin hatalarımızı bağışlayacağını ümit ederiz." (Şu'arâ/51)
Evvel, dört şekilde tefsir edilir:
1. Evvel kelimesi ile, Nebi döneminde, Yahudilerden Nebi'yi [Hz. Muhammed'i] inkâr edenlerin evveli-lilki kasdedilmiştir; -Medine Yahudilerine hitab eden- şu âyette olduğu gibi:
Ona kâfir olanların evveli (yani, Yahudilerden Nebi'yi[181] inkâr edenlerin evveli/ilki} olmayın (.....) ve
yalnız Bana ittiqa edin! (Bakara/41)
2. Evvel ile, Mekke ahalisinden Allah'a îmân eden kimselerin evveli/ilki kasdedilmiştir;[182] şu âyetlerde olduğu gibi:
De ki: "Rahmân'm çocuğu olsaydı, ben ibâdet edenlerin evveli olurdum" {yani, Mekke ahatisindeh muvah-hidlerin evveli/ilki olurdum}. (Zuhruf/81)
De ki: "Doğrusu ben {Mekke ahalisiden) teslim olanların evveli[183] ((yani, ilki)} olmakla emrolundum." (En'âm/14)
3. Evvel ile, Allah'ın dünyada görülemeyeceğine îmân edenlerin evveli I ilki kasdedilmiştir; şu âyette olduğu gibi:
Dedi ki: "Rabbim bana göster de Sana bakayım." Buyurdu ki: "Beni asla göremezsin, fakat şu dağa bak: eğer o yerinde durabilirse, sen de Beni görebilirsin." Rabbi dağa tecelli edince, onu paramparça etti ve Mûsâ da baygın düştü. Ayılmca dedi ki: "Seni tenzih ederim, Sana döndüm ve ben mü'minlerin {yani, dünyada Senin asla görülemeyeceğini tasdik edenlerin) evveliyim ((yani, ilkiyim)}." (A'râf/143)
4. Evvel kelimesi ile, İsrâîloğulları arasından Mûsâ ve Harun'a imân eden kimselerin ilki kasdedilmiş-tir; şu âyette böyledir:
{Musa'ya îmân ettikleri için, Fir'avn tarafından katledilmekle tehdit edildikleri vakit sihirbazlar dediler ki}: "Biz gerçekten mü'minlerin evveli {yani, Musa'nın getirdiklerini, İsrâîloğulları arasından[184] tasdik edenlerin ilki} olduğumuz için Rabbimizin hatalarımızı bağışlayacağını ümit ederiz." (Şu'arâ/51)