Et-Tuğyân
et-Tuğyân, dört şekilde tefsir edilir:
1. et-Tuğyân, dalâlet manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Onları sürüklüyor, tuğyanları {yani, dalâletleri} içinde bocalarlarken. (Bakara/15)
Bizimle karşılaşmayı ummayanları tuğyanları {yani dalâletleri} içinde bırakırız da bocalar dururlar. (Yûnus/11)
Rabbimiz! Oiiu ben tuğyan ettirmedim {yani, onu ben dalâlete düşürmedim}; ve lakin kendisi derin bir dalâlet içinde idi. (Kaf/27)
Aksine siz tuğyan etmiş {yani, dalâlete düşmüş} bir kavm idiniz. (Sâffât/30)
Bu böyle. Tuğyan etmişler {yani, dalâlete düşmüşler} için ise, muhakkak şerr bir meâb {yani, merci} vardır. (Sâd/55)
Benzeri bir buyruk da Nebe sûresinde geçmektedir.[17]
2. Tuğyan, isyan manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Fir'avn'a git; çünkü o tuğyan {yani, o, Allah'a isyan} etti. (Tâ-Hâ/24)
Onda tuğyan etmeyin {yani, menn ve selva'yı saklayarak Allah'a isyan etmeyin}. (Tâ-Hâ/81)
3. et-Tuğyân, yükseklik ve çokluk manasında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Şüphesiz ki, su tuğyan ettiğinde {yani, su çoğalıp yükseldiğinde} sizi gemide Biz taşıdık. (Hâkka/11)
4. et-Tuğyân, zulm manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Göz kaymadı ve tuğyan etmedi/taşmadı. (Necm/17) Mîzânda tuğyan {yani, zulm} etmeyin! (Rahmân/8)
et-Tuğyân, dört şekilde tefsir edilir:
1. et-Tuğyân, dalâlet manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Onları sürüklüyor, tuğyanları {yani, dalâletleri} içinde bocalarlarken. (Bakara/15)
Bizimle karşılaşmayı ummayanları tuğyanları {yani dalâletleri} içinde bırakırız da bocalar dururlar. (Yûnus/11)
Rabbimiz! Oiiu ben tuğyan ettirmedim {yani, onu ben dalâlete düşürmedim}; ve lakin kendisi derin bir dalâlet içinde idi. (Kaf/27)
Aksine siz tuğyan etmiş {yani, dalâlete düşmüş} bir kavm idiniz. (Sâffât/30)
Bu böyle. Tuğyan etmişler {yani, dalâlete düşmüşler} için ise, muhakkak şerr bir meâb {yani, merci} vardır. (Sâd/55)
Benzeri bir buyruk da Nebe sûresinde geçmektedir.[17]
2. Tuğyan, isyan manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Fir'avn'a git; çünkü o tuğyan {yani, o, Allah'a isyan} etti. (Tâ-Hâ/24)
Onda tuğyan etmeyin {yani, menn ve selva'yı saklayarak Allah'a isyan etmeyin}. (Tâ-Hâ/81)
3. et-Tuğyân, yükseklik ve çokluk manasında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Şüphesiz ki, su tuğyan ettiğinde {yani, su çoğalıp yükseldiğinde} sizi gemide Biz taşıdık. (Hâkka/11)
4. et-Tuğyân, zulm manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Göz kaymadı ve tuğyan etmedi/taşmadı. (Necm/17) Mîzânda tuğyan {yani, zulm} etmeyin! (Rahmân/8)