El-Yed
el-Yed, üç şekilde tefsir edilir:
1. el-Yed; bizatihi yed: el manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
{Allah,. İblis'e sordu!: "Kendi ellerimle [bi-yedeyye] yarattığıma secdeden seni ne menetti?" (Sâd/75)
Buradaki yed'ten maksat, mübarek ve yüce olan Rahmân'm elleridir. O Âdem'i Kendi eliyle yarattı ve buyurdu ki: "Muhakkak Allah Âdem'i, semavâtı ve arzı kendisiyle tuttuğu eliyle halketti." Burda yeti'den maksat, bizzat e/'dir.
Hayır, O'nun iki yed'i (yani, iki eli} de açıktır. (Mâide/64)
İMûsâ} yed'ini (yani, elini} çıkardı. O, bakanlar için bembeyazdı. (Arâf/108)
2. Yed, nafaka [infak ve harcama] hususunda el için yapılan bir darb-ı meseldir; Allah'ın Nebi'ye (s.a) hitab ettiği şu sözünde görüldüğü gibi:
Yed'ini boynuna bağlanmış kılma (yani, sen, eli boynuna bağlı olduğu için onu açına imkânı bulunmayan kişi gibi infakdan elini tutma /cimrilik etme}. (Is-râ/29)
Yahudiler, "Allah'ın yed'i bağlıdır" {yani, Allah bize infak etmekten yana elini tuttu I cimrilik etti; dolayısıyla Behî-İsrâîl zamanında yaptığı gibi artık rızkımızı geniş tutmuyor} dediler. Asıl kendi yed'leri [elleri] bağlandı. (Mâide/64)
Bu, mübarek ve yüce Allah'ın darbettiği bir meseldir.
3. Yed, fiil I yapmak manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Görmezler mi ki, Biz onlar için ellerimizin yaptıklarından en'âm halkettik. (Yâ-Sîn/71)
Allah'ın yed'i, onların yed'lerinin fevkindedir (yani, Allah'ın onlara yaptığı hayırlar, onların Hudeybiye Günü bey'atta yaptıklarından daha efdaldirj. (Feth/10)
Halbuki onu kendi yed'leri [elleri] yapmamıştır {yani, bu onların fiillerinden !yaptıklarından olmamıştır}. (Yâ-Sîn/35)
İşte bu, senin ellerinin önden gönderdiği {yani, senin fiillerin i yaptıkların} sebebiyledir. (Hacc/10)
el-Yed, üç şekilde tefsir edilir:
1. el-Yed; bizatihi yed: el manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
{Allah,. İblis'e sordu!: "Kendi ellerimle [bi-yedeyye] yarattığıma secdeden seni ne menetti?" (Sâd/75)
Buradaki yed'ten maksat, mübarek ve yüce olan Rahmân'm elleridir. O Âdem'i Kendi eliyle yarattı ve buyurdu ki: "Muhakkak Allah Âdem'i, semavâtı ve arzı kendisiyle tuttuğu eliyle halketti." Burda yeti'den maksat, bizzat e/'dir.
Hayır, O'nun iki yed'i (yani, iki eli} de açıktır. (Mâide/64)
İMûsâ} yed'ini (yani, elini} çıkardı. O, bakanlar için bembeyazdı. (Arâf/108)
2. Yed, nafaka [infak ve harcama] hususunda el için yapılan bir darb-ı meseldir; Allah'ın Nebi'ye (s.a) hitab ettiği şu sözünde görüldüğü gibi:
Yed'ini boynuna bağlanmış kılma (yani, sen, eli boynuna bağlı olduğu için onu açına imkânı bulunmayan kişi gibi infakdan elini tutma /cimrilik etme}. (Is-râ/29)
Yahudiler, "Allah'ın yed'i bağlıdır" {yani, Allah bize infak etmekten yana elini tuttu I cimrilik etti; dolayısıyla Behî-İsrâîl zamanında yaptığı gibi artık rızkımızı geniş tutmuyor} dediler. Asıl kendi yed'leri [elleri] bağlandı. (Mâide/64)
Bu, mübarek ve yüce Allah'ın darbettiği bir meseldir.
3. Yed, fiil I yapmak manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Görmezler mi ki, Biz onlar için ellerimizin yaptıklarından en'âm halkettik. (Yâ-Sîn/71)
Allah'ın yed'i, onların yed'lerinin fevkindedir (yani, Allah'ın onlara yaptığı hayırlar, onların Hudeybiye Günü bey'atta yaptıklarından daha efdaldirj. (Feth/10)
Halbuki onu kendi yed'leri [elleri] yapmamıştır {yani, bu onların fiillerinden !yaptıklarından olmamıştır}. (Yâ-Sîn/35)
İşte bu, senin ellerinin önden gönderdiği {yani, senin fiillerin i yaptıkların} sebebiyledir. (Hacc/10)