El-Haqq
el-Haqq, onbir şekilde tefsir edilir:
1. el-Haqq ile, Allah (ve Allah'ın birliği) kasdedü-nıiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Eğer haqq (yani, Allah} onların (yani, müşriklerin} hevâlarma tâbi olsaydı, gökler ve yer fesada uğrardı. (Mü'minûn/71)
Birbirine haqqı {yani, Allah'ı, O'nun birliğini} tavsiye edenler... (Asr/3)
2. el-Haqq ile, Kur'ân kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Tâ haqq (yani, Kur'ân} ve Rasûl-i mübîn onlara gelinceye kadar. Ne zaman ki haqq [yani, Allah indinden i£ur'âtt/'onlara geldi, "Bu sihirdir. Muhakkak biz ona kâfirleriz" dediler.[187] (Zuh ruf/29-30)
Hayır, kendilerine geldiğinde haqqı {yani, Kur'ân ı} yalanladılar. O sebeple onlar karışık bir iş içindedirler.[188] (Kaf/5)
Onlara, indimizden haqq {yani, Kur'ân} gelince, "Mû-sâ'ya verilen gibisi verilmeli değil miydi?" dediler. (Kasas/48)
Benzeri buyruklar çoktur.
3. el-Haqq ile, İslâm kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
De ki: "Hakk {yani, İslâm} geldi ve bâtıl {yani, şeytana ibâdet ve şirk} zevale erdi." (İsrâ/81)
Ta ki haqqı (yani, İslâm'ı} haqq olarak tanıtsın. Bâtılı {yani, şirki: şeytana ibâdeti} ibtal etsin. (Enfâl/8)
Doğrusu sen haqq {yani, İslâm} üzeresin. (Neml/79)
4. el-Haqq ile, adalet kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
O gün Allah haqq dînlerini [cezalarını] eksiksiz verecek {yani, adaletli bir şekilde hesaba çekecek} ve bilecekler ki: Muhakkak Allah, apaçık haqq {yani, adil-Iadaletli} O'dur. (Nûr/25)
Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasını haqq {yani, adalet} ile ayır! (A'râf/89)
Aramızda haqq {yani, adalet} ile hükmet! (Sâd/22)
5. el-Haqq ile, tevhîd kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Hayır, haqq {yani, tevhîd} ile gelmiş ve gönderilenleri tasdik etmiştir. (Sâffât/37)
"Onda bir cinnet var" diyorlar. Bilakis, o onlara haqq
{yani, tevhîd} ile geldi. Halbuki onların çoğu haqq'tan {yani, tevhîdten} hoşlanmıyorlar. (Mü'minûn/70)
O vakit haqqm {yani, tevhidin} muhakkak Allah'a ait olduğunu bilecekler... (Kasas/75)
Yahut haqqı {yani, tevhidi} yalanlayan... (Ankebût/68) Bunun bir benzeri de Zuhruf sûresindedir.[189]
6. el~Haqq, doğru/gerçek manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Allah'ın va'di haqq'tır {yani, O'na I Kendisine döndürüleceğiniz hususundaki va'di doğrudur}. (Yûnus/4)
O'nun sözü haqq'tır (yani, doğrudur!. Egemenlik Onundur. (En'âm/73)
"O hak mıdır" (yani, o doğru mudur}? diye, haber almak için sana soruyorlar. (Yûnus/53)
7. el-Hakk, vâcib olmak: gerekli olmak ficab etmek manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Fakat Benden şu söz {yani, azâb kelimem(in gerçekleşmesi)} haqq {yani, vâcib I gerekli} oldu: ... (Secde/13)
İşte bunlar,, 'üzerlerine söz {yani, azâb kelimesi(nin gerçekleşmesi)} haqq {yani, vâcib I gerekli} olmuş kimselerdir. (Ahkâffl8)
İşte böylece, Rabbinin kelimesi haqq {yani, Rabbin-den azâb kelimesi vâcib I gerekli} oidu; o küfredenler üzerine: muhakkak ki onlar cehennem ashabıdır." (Mü'min/6)
Benzeri buyruklar çoktur.
8. el-Haqq lafzı, bâtıl olmayan, bizatihi haqq manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Bu böyledir. Çünkü Allah, haqq O'dur. O'nu bırakıp çağırdıkları {yani, O'nun dışındaki ilahlar} ise bâtıldır.[190] (Hacc/62)
Hepsi haqq mevlâları {yani, hakkın ta kendisi I bizatihi hakk olan O'dur, O'nun dışındaki ilahlar ise bâtıldır} Allah'a reddolunmuş olacak; uydurdukları onlardan kaybolacaktır. (Yûnus/30)
Sonra, haqq {yani, hakkın kendisi I bizatihi hakk olan} mevlâları Allah'a reddolurlar. Bilin ki hükm O'nun-dur ve O hesâb görenlerin en süratlisidir. (En'âm/62)
Biz gökleri, yeri ve ikisi arasmdakileri ancak haqq ile yarattık {yani, bâtıl olarak j boş yere: herhangi bir maksat gözetmeksizin yaratmadık}. (Ahkâf73)
9. el-Haqq, borç-borçlu manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Üzerinde haqq olan {yani, üzerinde borç bulanan* /borçlu} da imla ettirsin. (Bakara/282)
Üzerinde haqq olan {yani, üzerinde borç bulunan-Iborçlu}... (Bakara/282)
10. Ehaqq lafzı, evlâ [daha layık, daha öncelikli] manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Halbuki biz krallığa ondan ehaqqız {yani, evlâyız-Idaha layıkız, daha öncelikliyiz}. (Bakara/247)
İki fırkadan hangisi güven duymaya ehaqq'tır {yani, evlâdır i daha layıktır}?! (En'âm/81)
Acaba hakka ileten mi tâbi olmaya ehaqq {yani, evlâ-/daha layık}... (Yûnus/35)
Halbuki ehaqq {yani, evlâ / öncelikli} olan Allah'ı ve Rasûlü'nü hoşnut etmeleridir. (Tevbe/62)
Eğer mü'min iseniz huşu duymaya Allah ehaqqtır (yani, evlâdır/daha layıktır}. (Tevbe/13)
11. Haqq, pay anlamında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Onların mallarında malum bir haqq {yani, farz olan bir pay} vardır. (Me'âric/24)
Bunun bir benzeri de Zâriyât sûresindedir.
el-Haqq, onbir şekilde tefsir edilir:
1. el-Haqq ile, Allah (ve Allah'ın birliği) kasdedü-nıiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Eğer haqq (yani, Allah} onların (yani, müşriklerin} hevâlarma tâbi olsaydı, gökler ve yer fesada uğrardı. (Mü'minûn/71)
Birbirine haqqı {yani, Allah'ı, O'nun birliğini} tavsiye edenler... (Asr/3)
2. el-Haqq ile, Kur'ân kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Tâ haqq (yani, Kur'ân} ve Rasûl-i mübîn onlara gelinceye kadar. Ne zaman ki haqq [yani, Allah indinden i£ur'âtt/'onlara geldi, "Bu sihirdir. Muhakkak biz ona kâfirleriz" dediler.[187] (Zuh ruf/29-30)
Hayır, kendilerine geldiğinde haqqı {yani, Kur'ân ı} yalanladılar. O sebeple onlar karışık bir iş içindedirler.[188] (Kaf/5)
Onlara, indimizden haqq {yani, Kur'ân} gelince, "Mû-sâ'ya verilen gibisi verilmeli değil miydi?" dediler. (Kasas/48)
Benzeri buyruklar çoktur.
3. el-Haqq ile, İslâm kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
De ki: "Hakk {yani, İslâm} geldi ve bâtıl {yani, şeytana ibâdet ve şirk} zevale erdi." (İsrâ/81)
Ta ki haqqı (yani, İslâm'ı} haqq olarak tanıtsın. Bâtılı {yani, şirki: şeytana ibâdeti} ibtal etsin. (Enfâl/8)
Doğrusu sen haqq {yani, İslâm} üzeresin. (Neml/79)
4. el-Haqq ile, adalet kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
O gün Allah haqq dînlerini [cezalarını] eksiksiz verecek {yani, adaletli bir şekilde hesaba çekecek} ve bilecekler ki: Muhakkak Allah, apaçık haqq {yani, adil-Iadaletli} O'dur. (Nûr/25)
Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasını haqq {yani, adalet} ile ayır! (A'râf/89)
Aramızda haqq {yani, adalet} ile hükmet! (Sâd/22)
5. el-Haqq ile, tevhîd kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Hayır, haqq {yani, tevhîd} ile gelmiş ve gönderilenleri tasdik etmiştir. (Sâffât/37)
"Onda bir cinnet var" diyorlar. Bilakis, o onlara haqq
{yani, tevhîd} ile geldi. Halbuki onların çoğu haqq'tan {yani, tevhîdten} hoşlanmıyorlar. (Mü'minûn/70)
O vakit haqqm {yani, tevhidin} muhakkak Allah'a ait olduğunu bilecekler... (Kasas/75)
Yahut haqqı {yani, tevhidi} yalanlayan... (Ankebût/68) Bunun bir benzeri de Zuhruf sûresindedir.[189]
6. el~Haqq, doğru/gerçek manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Allah'ın va'di haqq'tır {yani, O'na I Kendisine döndürüleceğiniz hususundaki va'di doğrudur}. (Yûnus/4)
O'nun sözü haqq'tır (yani, doğrudur!. Egemenlik Onundur. (En'âm/73)
"O hak mıdır" (yani, o doğru mudur}? diye, haber almak için sana soruyorlar. (Yûnus/53)
7. el-Hakk, vâcib olmak: gerekli olmak ficab etmek manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Fakat Benden şu söz {yani, azâb kelimem(in gerçekleşmesi)} haqq {yani, vâcib I gerekli} oldu: ... (Secde/13)
İşte bunlar,, 'üzerlerine söz {yani, azâb kelimesi(nin gerçekleşmesi)} haqq {yani, vâcib I gerekli} olmuş kimselerdir. (Ahkâffl8)
İşte böylece, Rabbinin kelimesi haqq {yani, Rabbin-den azâb kelimesi vâcib I gerekli} oidu; o küfredenler üzerine: muhakkak ki onlar cehennem ashabıdır." (Mü'min/6)
Benzeri buyruklar çoktur.
8. el-Haqq lafzı, bâtıl olmayan, bizatihi haqq manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Bu böyledir. Çünkü Allah, haqq O'dur. O'nu bırakıp çağırdıkları {yani, O'nun dışındaki ilahlar} ise bâtıldır.[190] (Hacc/62)
Hepsi haqq mevlâları {yani, hakkın ta kendisi I bizatihi hakk olan O'dur, O'nun dışındaki ilahlar ise bâtıldır} Allah'a reddolunmuş olacak; uydurdukları onlardan kaybolacaktır. (Yûnus/30)
Sonra, haqq {yani, hakkın kendisi I bizatihi hakk olan} mevlâları Allah'a reddolurlar. Bilin ki hükm O'nun-dur ve O hesâb görenlerin en süratlisidir. (En'âm/62)
Biz gökleri, yeri ve ikisi arasmdakileri ancak haqq ile yarattık {yani, bâtıl olarak j boş yere: herhangi bir maksat gözetmeksizin yaratmadık}. (Ahkâf73)
9. el-Haqq, borç-borçlu manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Üzerinde haqq olan {yani, üzerinde borç bulanan* /borçlu} da imla ettirsin. (Bakara/282)
Üzerinde haqq olan {yani, üzerinde borç bulunan-Iborçlu}... (Bakara/282)
10. Ehaqq lafzı, evlâ [daha layık, daha öncelikli] manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Halbuki biz krallığa ondan ehaqqız {yani, evlâyız-Idaha layıkız, daha öncelikliyiz}. (Bakara/247)
İki fırkadan hangisi güven duymaya ehaqq'tır {yani, evlâdır i daha layıktır}?! (En'âm/81)
Acaba hakka ileten mi tâbi olmaya ehaqq {yani, evlâ-/daha layık}... (Yûnus/35)
Halbuki ehaqq {yani, evlâ / öncelikli} olan Allah'ı ve Rasûlü'nü hoşnut etmeleridir. (Tevbe/62)
Eğer mü'min iseniz huşu duymaya Allah ehaqqtır (yani, evlâdır/daha layıktır}. (Tevbe/13)
11. Haqq, pay anlamında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Onların mallarında malum bir haqq {yani, farz olan bir pay} vardır. (Me'âric/24)
Bunun bir benzeri de Zâriyât sûresindedir.