El-Fadl
el-Fadl, yedi manada tefsir edilir:
1. el-Fadl ile, İslâm kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
De ki: "Şüphesiz fadl {yani, islâm} Allah'ın elindedir; onu dilediği kimseye verir." (Âl-i İmrân/73)
İşte bu, Allah'ın fadlıdır (yani, islâm}, onu dilediği kimseye verir. (Cuma/4)
De ki: "Allah'ın fadlı ve rahmetiyle,işte bununla sevinsinler." (Yûnus/58)[101]
Ve bunun birçok benzeri.
2. el-Fadl ile, nübüvvet kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Allah'ın senin üzerindeki fadlı {yani, Allah'tan sana nübüvvet ve Kitap bahsedilmesi} azimdir. (Nisâ/113)
Rabbinden bir rahmet olması hariç. Hakikaten O'nun senin üzerindeki fadlı {yani, Allah'tan sana nübüvvet ve Kitap bahsedilmesi} kebîrdir/pek büyüktür. (İsrâ/87)
3. el-Fadl ile, cennette rızk kasdedilmiştir; şu âyette olduğu gibi:
Allah'tan bir nimet, bir fadl {yani, cennette rızk}... müjdelerler. (Âl-i İmrân/171)
4. el-Fadl ile, rızk kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
O namaz tamamalandığmda, yeryüzüne yayılabilir ve Allah'tan bir fadl {yani, ticaret yoluyla rızk} arayabilirsiniz. (Cuma/10)
Diğer bir kısmının da Allah'ın fadlından {yani, ticaret yoluyla rızk} aramak için yeryüzünde yol tepeceklerini bilir. (Müzzemmil/20)
Şayet size Allah'tan bir fadl {yani, ganimetten bir rızk} isabet ederse... (Nisâ/73)
Benzeri buyruklar çoktur.
5. el-Fadl lafzı ile, (elden çıkanın) yerini tutan şey®9 kasdedilmiştir; şu âyette olduğu gibi:
Allah ise size Kendinden bir mağfiret ve {sadakanıza karşılık} bir fadl {yani, sadakanızın yerini tutacak bir mal} va'dediyor.[102] (Bakara/268)
6. el-Fadl ile, minnet I lütfü hatırlatmak kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Üzerinizde Allah'ın fadlı ve rahmeti {yani, üzerinizde Allah'ın lütuf ve nimeti} olmasaydı, pek azınız müstesna, {baştan hepiniz} şeytana tâbi olmuştunuz. (Nisâ/83)
Üzerinizde Allah'ın fadl u rahmeti {yani, üzerinizde Allah'ın lütfü nimeti} olmasaydı... (Nûr/10, 14, 20, 21)
Benzeri buyruklar çoktur.
7. el-Fadl ile, cennet kasdedilmiştir; şu âyette olduğu gibi:
Mü'minlere müjdele: onlar için, Allah'tan büyük bir fadl (yani, cennet} vardır. (Ahzâb/47)
el-Fadl, yedi manada tefsir edilir:
1. el-Fadl ile, İslâm kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
De ki: "Şüphesiz fadl {yani, islâm} Allah'ın elindedir; onu dilediği kimseye verir." (Âl-i İmrân/73)
İşte bu, Allah'ın fadlıdır (yani, islâm}, onu dilediği kimseye verir. (Cuma/4)
De ki: "Allah'ın fadlı ve rahmetiyle,işte bununla sevinsinler." (Yûnus/58)[101]
Ve bunun birçok benzeri.
2. el-Fadl ile, nübüvvet kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Allah'ın senin üzerindeki fadlı {yani, Allah'tan sana nübüvvet ve Kitap bahsedilmesi} azimdir. (Nisâ/113)
Rabbinden bir rahmet olması hariç. Hakikaten O'nun senin üzerindeki fadlı {yani, Allah'tan sana nübüvvet ve Kitap bahsedilmesi} kebîrdir/pek büyüktür. (İsrâ/87)
3. el-Fadl ile, cennette rızk kasdedilmiştir; şu âyette olduğu gibi:
Allah'tan bir nimet, bir fadl {yani, cennette rızk}... müjdelerler. (Âl-i İmrân/171)
4. el-Fadl ile, rızk kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
O namaz tamamalandığmda, yeryüzüne yayılabilir ve Allah'tan bir fadl {yani, ticaret yoluyla rızk} arayabilirsiniz. (Cuma/10)
Diğer bir kısmının da Allah'ın fadlından {yani, ticaret yoluyla rızk} aramak için yeryüzünde yol tepeceklerini bilir. (Müzzemmil/20)
Şayet size Allah'tan bir fadl {yani, ganimetten bir rızk} isabet ederse... (Nisâ/73)
Benzeri buyruklar çoktur.
5. el-Fadl lafzı ile, (elden çıkanın) yerini tutan şey®9 kasdedilmiştir; şu âyette olduğu gibi:
Allah ise size Kendinden bir mağfiret ve {sadakanıza karşılık} bir fadl {yani, sadakanızın yerini tutacak bir mal} va'dediyor.[102] (Bakara/268)
6. el-Fadl ile, minnet I lütfü hatırlatmak kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Üzerinizde Allah'ın fadlı ve rahmeti {yani, üzerinizde Allah'ın lütuf ve nimeti} olmasaydı, pek azınız müstesna, {baştan hepiniz} şeytana tâbi olmuştunuz. (Nisâ/83)
Üzerinizde Allah'ın fadl u rahmeti {yani, üzerinizde Allah'ın lütfü nimeti} olmasaydı... (Nûr/10, 14, 20, 21)
Benzeri buyruklar çoktur.
7. el-Fadl ile, cennet kasdedilmiştir; şu âyette olduğu gibi:
Mü'minlere müjdele: onlar için, Allah'tan büyük bir fadl (yani, cennet} vardır. (Ahzâb/47)