El-Ahz
el-Ahz, beş şekilde tefsir edilir:
1. el-Ahz, kabul manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Ve bu şart üzere ısrıraı {yani, ağır ahdimi} ahz {yani, kabul! ettiniz mi? (Al-i îmrân/81)
Eğer size bu verilirse onu ahz {yani, kabul} edin... (Mâide/41)
Bilmediler mi: muhakkak ki Allah, kullarından tev-beyi kabul eden O'dur ve sadakaları ahz {yani, kabul} eden... (Tevbe/104)
Ondan fidye ahz {yani, kabul} edilmez. (Bakara/48)
Her türlü fidyeyi verse de ondan ahz {yani, kabul} edilmez. (En'âm/70)
Sen afv yolunu ahzet {yani, sadaka olarak mallarından sana verdikleri[86] şeyleri kabul et}! (A'râfl99)
2. el-Ahz, habs [tutmak j alıkoymak] manasında kullanılır; şu â}'etlerde olduğu gibi:
Onun için o'nun yerine bizden birini ahzet {yani, alıkoy i tut}. (Yûş;uf/78)
(Yûsuf) dedi; "Eşyamızı yanında bulduğumuz kimseden başkasını ahzetmekten {yani, alıkoymaktan I tutmaktan} Allah'a sığınırım." (Yûsuf779)
Melikin dîninde kardeşini ahzedecek {yani, alıkoyacak! tutacak} değildi. (Yûsuf/76)
3. el-Ahz, azâb manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Ben de onları ahzettim {yani, azâblandırdım /azaba uğrattım}; o vakit nasıl oldu 'ıkâbim. (Mü'min/5)
Rabbin, zulmeden kurayı ahzettiğinde {yani, azâblandırdığında I azaba uğrattığında} işte böyle ahze-der {yani, azâb eder}. Şüphesiz O'nun ahzı (yani, azabı} elimdir, şedîdtir. (Hûd/102)
Derken Biz her birini günahı ile ahzettik {yani, azâb-landırdık I azaba uğrattık}. (Ankebût/40)
4. el-Ahz, kati I öldürmek manasında kullanılır; şu âyette olduğu gibi:
Her ümmet rasûlünü ahzetmek {yani, öldürmek I katletmek} kasdmda bulundu. (Mü'min/5)
5. el-Ahz, esir almak manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Artık o müşrikleri nerede bulursanız öldürün ve onları ahzedin {yani, esir alın}! (Tevbe/5)
Eğer yüz çevirirlerse, onları ahzedin {yani, esir alın}! (Nisâ/89)
el-Ahz, beş şekilde tefsir edilir:
1. el-Ahz, kabul manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Ve bu şart üzere ısrıraı {yani, ağır ahdimi} ahz {yani, kabul! ettiniz mi? (Al-i îmrân/81)
Eğer size bu verilirse onu ahz {yani, kabul} edin... (Mâide/41)
Bilmediler mi: muhakkak ki Allah, kullarından tev-beyi kabul eden O'dur ve sadakaları ahz {yani, kabul} eden... (Tevbe/104)
Ondan fidye ahz {yani, kabul} edilmez. (Bakara/48)
Her türlü fidyeyi verse de ondan ahz {yani, kabul} edilmez. (En'âm/70)
Sen afv yolunu ahzet {yani, sadaka olarak mallarından sana verdikleri[86] şeyleri kabul et}! (A'râfl99)
2. el-Ahz, habs [tutmak j alıkoymak] manasında kullanılır; şu â}'etlerde olduğu gibi:
Onun için o'nun yerine bizden birini ahzet {yani, alıkoy i tut}. (Yûş;uf/78)
(Yûsuf) dedi; "Eşyamızı yanında bulduğumuz kimseden başkasını ahzetmekten {yani, alıkoymaktan I tutmaktan} Allah'a sığınırım." (Yûsuf779)
Melikin dîninde kardeşini ahzedecek {yani, alıkoyacak! tutacak} değildi. (Yûsuf/76)
3. el-Ahz, azâb manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Ben de onları ahzettim {yani, azâblandırdım /azaba uğrattım}; o vakit nasıl oldu 'ıkâbim. (Mü'min/5)
Rabbin, zulmeden kurayı ahzettiğinde {yani, azâblandırdığında I azaba uğrattığında} işte böyle ahze-der {yani, azâb eder}. Şüphesiz O'nun ahzı (yani, azabı} elimdir, şedîdtir. (Hûd/102)
Derken Biz her birini günahı ile ahzettik {yani, azâb-landırdık I azaba uğrattık}. (Ankebût/40)
4. el-Ahz, kati I öldürmek manasında kullanılır; şu âyette olduğu gibi:
Her ümmet rasûlünü ahzetmek {yani, öldürmek I katletmek} kasdmda bulundu. (Mü'min/5)
5. el-Ahz, esir almak manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Artık o müşrikleri nerede bulursanız öldürün ve onları ahzedin {yani, esir alın}! (Tevbe/5)
Eğer yüz çevirirlerse, onları ahzedin {yani, esir alın}! (Nisâ/89)