Hel Hakkında

Cansu

Bismillahirrahmanirrrahim
Tem 11, 2014
525
Denizli
Hel

Hel, dört manada kullanılmıştır:

1. Hel, (olumsuzluk edatı olan) mâ anlamında kul­lanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:

Onlar, kendilerine meleklerin gelmesinden başkasını mı [hel] bekliyorlar {yani, başkasını beklemiyorlar}. (En'âm/158)

Bunun bir benzeri de Nahl sûresindedir (33. âyet).

Onlar, buluttan gölgeler içinde Allah'ın ve meleklerin kendilerine gelivermesinden başkasını mı [kel] bekli­yorlar {yani, başkasını beklemiyorlar}. (Bakara/210)

Onlar, farkında değillerken Saat'in ansızın kendileri­ne gelmesinden başkasını mı [kel] bekliyorlar {yani, başkasını beklemiyorlar}. (Zuhruf/66)

Artık onlar Saat'in kendilerine ansızın gelmesinden başkasını mı [Kel] bekliyorlar {yani, başkasını bekle­miyorlar}. (Muhammed/18)

Rasûller üzerine apaçık tebliğden başkası mı [hel] düşer" (yani, rasûller üzerinde apaçık tebliğden baş­kası düşmezi. (Nahl/35)

2. Hel [mi-mı.....dır-dir, tır-tir, dı-di, tı-ti anla­mında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:

İnsan üzerinden geçti mi {yani, geçti i geçmiştir)... (İnsan/1)

Sana ğâşiyenin hadisi geldi mi {yani, geldi i gelmiş­tir}. (Ğâşiye/1)

Sana Musa'nın hadîsi geldi mi {yani, geldi Igelmiş­tir}.[130] (Tâ-Hâ/9)

Sana İbrahim'in konuklarının hadîsi geldi mi {yani,

geldi I gelmiştir). (Zâriyât/24)

3. Hel [mi, mı], olumsuz soru edatı anlamında kul­lanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:

Seni delâlet edeyim {yani, delâlet etmeyeyim} mi, huld ağacına? (Tâ-Hâ/120)

Size "....." diye haber veren bir adama delâlet edelim

{yani, delâlet etmeyelim} mi? (Sebe.77)

Amelleri açısından en çok ziyana uğrayanları size ha­ber vereyim {yani, haber vermeyeyim} mi? (Kehf/103)

Size şeytanların kimin üzerine indiğini haber vere­yim {yani, haber vermeyeyim} mi? (Şu'arâ/221)

4. Hel, istifhamdı inkârı /inkâr tarzında soru ola­rak kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:

Size rızık olarak verdiklerimizde, sağ ellerinizin sa-hib oldukları kölelerinizden ortaklarınız olmasını... kabul eder misiniz {yani, etmezsiniz}. (Rûm/28)

O Allah ki sizi yarattı, sonra size rızık verdi, sonra sizi öldürür, sonra sizi diriltir. Sizin şeriklerinizden bunlardann birini olsun yapabilecek var mıdır?! {ya­ni, yoktur}. (Rûm/40)

Ortak koştuklarınızdan ilkin yaratıp sonra onu iade edecek kimse var mıdır {yani, yoktur}. (Yûnus/34)

Ortak koştuklarınızdan hakkı gösterecek bir kimse var mıdır {yani, yoktur}. De ki: "Hakkı gösterecek Al­lah'tır. Acaba hakka ileten mi uyulmaya daha layık­tır, yoksa...?!" (Yûnus/35)

Acaba şimdi bizim için şefaat edecek şefaatçiler bulu­nur mu {yani, bulunmaz}. (A'râf/53)

Keza, Şûra ile Mü'min sûresinde de böyledir.
 
Similar threads
Thread starter Başlık Forum Cevaplar Tarih
Bayram Erdoğan Hilfu'l-Fudul Cemiyeti Hakkında H 0
Cansu Hattâ Hakkında H 0
Cansu Heleke Hakkında H 1
Cansu Hîn Hakkında H 0
Cansu Harec Hakkında H 1

Similar threads

Üst Alt