Hattâ
Hattâ, üç şekilde tefsir edilir:
1. Hattâ ilâ [...e, ...a kadar] manasında kullanılır; şu âyetlerde[130] olduğu gibi:
Hani onlara {yani, Salih'in kavmine}, "Bir vakte kadar [hattâ hîn] {yani, ecellerinizin sona ereceği âna/zamana, kadar} faydalanın!" denilmişti. (Zâriyât/43)
Şimdi sen onları bir vakte kadar [hattâ hîn] {yani, ecellerine kadar] gafletleri içinde bırak. (Mü'minûn/54)
Fecrin doğuşuna kadar [hattâ] {yani, tan yerinin a-ğarmasına kadar [ilâ]. (Kadr/5)
2. Hattâ, felemmâ [ne zaman ki /nihayet] manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Hattâ {yani, nihâyet/ne zaman ki} o rasûller ümitlerini kestiler {yani, kavimlerinin îmân etmelerinden ümitlerini keşlileri... (Yûsuf/110)
Kendisini helak ettiğimiz bir karyeye haramdır: onlar rücu edemezler. Hattâ {(yani, nihayet/ne zaman ki)} Ye'cûc ve Me'cûc açılıp... (Enbiyâ/95-96)
Hattâ ({nihâyet/ne zaman ki)} emrimiz gelip de tandır kaynadığında... (Hûd/40)
3. Hattâ kelimesi, olacak bir şey için belli bir vakit demek olup ikrar[131]1 [nihaî nokta ve kabul] ifade eder; şu âyette olduğu gibi:
Allah'a ve Son Gün'e îmân etmeyenler... cizye verinceye kadar [hattâ] {yani, cizye vermeyi ikrar ve kabul
edecekleri vakte kadar onlarla kıtal edin I savaşın}! (Tevbe/29)
O bağî olanla Allah'ın emrine dönünceye kadar [hattâ] kıtal edin. (Hucurât/9)
Fitne kalmayıncaya kadar [hattâ] (yani, şirk yok oluncaya I ortadan kalkıncaya kadar}. (Enfâl/39)
Bunun bir benzeri de Bakara sûresindedir.[132]
Ve öyle sarsıldılar ki, hattâ ({yani, nihayetine zaman kij) rasûl ve maiyyetindeki îmân edenler, 'Allah'ın yardımı ne vakit?" dediler. (Bakara/214)
Hattâ, üç şekilde tefsir edilir:
1. Hattâ ilâ [...e, ...a kadar] manasında kullanılır; şu âyetlerde[130] olduğu gibi:
Hani onlara {yani, Salih'in kavmine}, "Bir vakte kadar [hattâ hîn] {yani, ecellerinizin sona ereceği âna/zamana, kadar} faydalanın!" denilmişti. (Zâriyât/43)
Şimdi sen onları bir vakte kadar [hattâ hîn] {yani, ecellerine kadar] gafletleri içinde bırak. (Mü'minûn/54)
Fecrin doğuşuna kadar [hattâ] {yani, tan yerinin a-ğarmasına kadar [ilâ]. (Kadr/5)
2. Hattâ, felemmâ [ne zaman ki /nihayet] manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Hattâ {yani, nihâyet/ne zaman ki} o rasûller ümitlerini kestiler {yani, kavimlerinin îmân etmelerinden ümitlerini keşlileri... (Yûsuf/110)
Kendisini helak ettiğimiz bir karyeye haramdır: onlar rücu edemezler. Hattâ {(yani, nihayet/ne zaman ki)} Ye'cûc ve Me'cûc açılıp... (Enbiyâ/95-96)
Hattâ ({nihâyet/ne zaman ki)} emrimiz gelip de tandır kaynadığında... (Hûd/40)
3. Hattâ kelimesi, olacak bir şey için belli bir vakit demek olup ikrar[131]1 [nihaî nokta ve kabul] ifade eder; şu âyette olduğu gibi:
Allah'a ve Son Gün'e îmân etmeyenler... cizye verinceye kadar [hattâ] {yani, cizye vermeyi ikrar ve kabul
edecekleri vakte kadar onlarla kıtal edin I savaşın}! (Tevbe/29)
O bağî olanla Allah'ın emrine dönünceye kadar [hattâ] kıtal edin. (Hucurât/9)
Fitne kalmayıncaya kadar [hattâ] (yani, şirk yok oluncaya I ortadan kalkıncaya kadar}. (Enfâl/39)
Bunun bir benzeri de Bakara sûresindedir.[132]
Ve öyle sarsıldılar ki, hattâ ({yani, nihayetine zaman kij) rasûl ve maiyyetindeki îmân edenler, 'Allah'ın yardımı ne vakit?" dediler. (Bakara/214)