Tatmainn
Tatmainn, üç manada tefsir edilir:
1. Tatmainn, sükûn bulmak manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Fakat kalbimin mutmain olması {yani, ona bakıp kalbimin sükun bulması} için... (Bakara/260)
Kalblerimiz mutmain olsun (yani, indireceğin sofrayı görüp kalblerimiz sükun bulsun}. (Mâide/113)
Onlar, îmân edenler ve kalbleri Allah'ın zikriyle mutmain olanlardır. İyi bilin ki kalbler ancak Allah'ın zikriyle mutrhain olur (yani, kalbler sükun bulur}. (Ra'd/28)
Allah bunu (yani, Ukud Günü meleklerin imdadım! sırf size bir müjde ve kalbleriniz onunla mutmain olsun (yani, kalbleriniz sükun bulsun} diye yaptı. (Âl-i İmrân/126)
Allah bunu sırf size bir müjde ve kalbleriniz onunla mutmain olsun (yani, kalbleriniz onunla sükun bulsun} diye yaptı. (Enfâl/10)[67]
2. İtmaenne, rıza I hoşnutluk anlamında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Eğer ona hayır isabet ederse, onunla mutmain (yani, ona razı, ondan hoşnud} olur. (Hacc/11)
Kalbi îmân ile mutmain (yani, hoşnut/razı}) olduğu halde ikrah edilenler müstesna... (NahI/106)
Ey mutmain {yani, Allah'ın sevabıyla hoşnut/razı} olan kimse... (Fecr/27)
3. el-İtmi'naniyye, ikamet etmek manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Nihayet itminan bulduğunuzda (yani, (sefer halinden) hazer haline geçtiğinizde I ikamet halinde olduğunuzda} salâtı iqâme edin (yani, namazı kısaltarak değil, tastamam kılın}![68] (Nisâ/103)
De ki: "Şayet yeryüzünde mutmain halde (yani, yerleşik olup / ikamet halinde bulunup! yürüyenler melekler olsaydı..." (İsrâ/95)
Tatmainn, üç manada tefsir edilir:
1. Tatmainn, sükûn bulmak manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Fakat kalbimin mutmain olması {yani, ona bakıp kalbimin sükun bulması} için... (Bakara/260)
Kalblerimiz mutmain olsun (yani, indireceğin sofrayı görüp kalblerimiz sükun bulsun}. (Mâide/113)
Onlar, îmân edenler ve kalbleri Allah'ın zikriyle mutmain olanlardır. İyi bilin ki kalbler ancak Allah'ın zikriyle mutrhain olur (yani, kalbler sükun bulur}. (Ra'd/28)
Allah bunu (yani, Ukud Günü meleklerin imdadım! sırf size bir müjde ve kalbleriniz onunla mutmain olsun (yani, kalbleriniz sükun bulsun} diye yaptı. (Âl-i İmrân/126)
Allah bunu sırf size bir müjde ve kalbleriniz onunla mutmain olsun (yani, kalbleriniz onunla sükun bulsun} diye yaptı. (Enfâl/10)[67]
2. İtmaenne, rıza I hoşnutluk anlamında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Eğer ona hayır isabet ederse, onunla mutmain (yani, ona razı, ondan hoşnud} olur. (Hacc/11)
Kalbi îmân ile mutmain (yani, hoşnut/razı}) olduğu halde ikrah edilenler müstesna... (NahI/106)
Ey mutmain {yani, Allah'ın sevabıyla hoşnut/razı} olan kimse... (Fecr/27)
3. el-İtmi'naniyye, ikamet etmek manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Nihayet itminan bulduğunuzda (yani, (sefer halinden) hazer haline geçtiğinizde I ikamet halinde olduğunuzda} salâtı iqâme edin (yani, namazı kısaltarak değil, tastamam kılın}![68] (Nisâ/103)
De ki: "Şayet yeryüzünde mutmain halde (yani, yerleşik olup / ikamet halinde bulunup! yürüyenler melekler olsaydı..." (İsrâ/95)