Es-Sevâ'
es-Sevâ', üç şekilde tefsir edilir:
1. es-Sevâ'; hasta olmayan, sağlıklı /sapasağlam manasında kullanılmıştır; şu sözde olduğu gibi:
(Ey Zekeriyyâ!} Senin işaretin, sapasağlam [seviyyâ] (yani, dilin tutulmaksızın ve hastalığın da bulunmaksızın sağlıklı} olduğun halde insanlarla üç gece konuşamamandır. (Meryem/10)
2. es-Sevâ', tam beşer suretinde hilkati mükemmel anlamında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
{Cebrail} ona temessül etti; tam bir beşer [seviyyâ] (yani, yaratılışı tam ve eksiksiz bir beşer suretinde}.[178] (Meryem/17)
Sonra, o'nu (yani, Adem'i} tesviye etti (yani, hilkatini düzenleyip tamamladı}. (Secde/4)
Seni tesviye etti (yani, senin hilkatini düzenledi}[179] (İnfıtâr/7)
3. Seviyyen kelimesi; mu'tedil, dengeli, dosdoğru manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Sevi yolun {yani, mu'tedil dînin} ashabı kimdir bileceksiniz. (Tâ-Hâ/135)
{Ibrâhîm babasına dedi ki}: "Bana tâbi ol ki, seni sevi bir yola {yani, mu'tedil dîne: İslâm'a} ileteyim." (Meryem/43)
Yüzüstü sürünerek giden mi, yoksa sevi bir yolda {yani, mu'tedil I dosdoğru bir yolda} dümdüz giden mi hedefe daha çabuk ulaşır? (Mülk/22)
es-Sevâ', üç şekilde tefsir edilir:
1. es-Sevâ'; hasta olmayan, sağlıklı /sapasağlam manasında kullanılmıştır; şu sözde olduğu gibi:
(Ey Zekeriyyâ!} Senin işaretin, sapasağlam [seviyyâ] (yani, dilin tutulmaksızın ve hastalığın da bulunmaksızın sağlıklı} olduğun halde insanlarla üç gece konuşamamandır. (Meryem/10)
2. es-Sevâ', tam beşer suretinde hilkati mükemmel anlamında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
{Cebrail} ona temessül etti; tam bir beşer [seviyyâ] (yani, yaratılışı tam ve eksiksiz bir beşer suretinde}.[178] (Meryem/17)
Sonra, o'nu (yani, Adem'i} tesviye etti (yani, hilkatini düzenleyip tamamladı}. (Secde/4)
Seni tesviye etti (yani, senin hilkatini düzenledi}[179] (İnfıtâr/7)
3. Seviyyen kelimesi; mu'tedil, dengeli, dosdoğru manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Sevi yolun {yani, mu'tedil dînin} ashabı kimdir bileceksiniz. (Tâ-Hâ/135)
{Ibrâhîm babasına dedi ki}: "Bana tâbi ol ki, seni sevi bir yola {yani, mu'tedil dîne: İslâm'a} ileteyim." (Meryem/43)
Yüzüstü sürünerek giden mi, yoksa sevi bir yolda {yani, mu'tedil I dosdoğru bir yolda} dümdüz giden mi hedefe daha çabuk ulaşır? (Mülk/22)