El-Velı Hakkında
el-Velî, on şekilde tefsir edilir:
1. Velî ile; veled [çocuk, evlat, oğul] kasdedilmiştir; şu âyette olduğu gibi:
{Zekeriyyâ şöyle dua etti}: "Bana indinden bir velî {yani, ueled/oğulj bağışla!" (Meryem/5)
2. el-Veîî lafzı ile, akrabalığı bulunmayan arkadaş kasdedilmiştir; şu âyette olduğu gibi:
O'na zülden bir velî de {yani, Kendisine isabet eden bir acizlikten ötürü yardımına ihtiyaç duyacağı bir arkadaş da} olmadı. (İsrâVlll)
Kimi de dalâlete düşürürse, artık onu irşad edecek bir velî {yani, arkadaş} bulamazsın. (Kehf/17)[222]
3. el-Velî, yakın kimse anlamında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
O gün mevlâ[223] mevlâdan birşey defedemez {yani, bir yakından bir yakınına fayda olmaz; kâfirlerden biri diğerine en küçük bir şeyle fayda sağlayamaz!. (Dulıân/41)
Onlar {yani, kâfirler} için, kendilerine velîlerden {kâfir yakınlarından} yardım edecek {yani, azâbtan koruyacak} kimse olmayacak; Allah'tan başka. (Şûrâ/46)
Sizin için Allah'tan başka bir velî {yani, kâfirlerden size faydası dokunacak bir yakın} ve bir yardımcı da
yoktur. (Ankebût/22)
4. el-Velî, rabb anlamında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
De ki: "Gökleri ve yeri fatreden Allah'ın gayrı velî (yani, rabb} mi edineceğim?!" (En'âm/14)
Onu bırakıp başka velîlere (yani, rabblere} tâbi olmayın! (A'râf/3)
Onlar O'nu bırakıp başka velîler (yani, rabbler} edindiler? Oysa ki Allah, velî {yani, rabb} O'dur. (Şûrâ/9)
Çünkü onlar/.Allah'ı bırakıp şeytanları velîler (yani, onlara itaat etmek suretiyle rabbler} edindiler. (A'râf/30)
Sonra, hak mevlâları (yani, Rabb'leri} Allah'a reddo-lunurlar. (En'âm/62)
Bunun bir benzeri de Yûnus sûresindedir.[224]
5. el-Velî ile, ilahlar kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Kazandıkları da, Allah'ı bırakıp edindikleri velîler de (yani, ilahlar da} onlardan hiçbir şey defedemez. (Câ-siye/10)
O'nu bırakıp birtakım velîler (yani, ilahlar} edinenler... (Zümer/3)
O'nu bırakıp birtakım velîler (yani, ilahlar} edinenlere gelince, Allah onların üzerinde bir hafızdır. (Şû-râ/6)
6. el-Velî, asabe manasında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Doğrusu ben arkamdan gelecek velîlerden (yani, asabe (olan akrabalarım'jdan} yana korkuyorum. (Meryem/5)
7. Velî, (bâtıl) dînde ve küfürde velayet I kâfirleri velî edinmek manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde söz-konusu edilen odur:
Allah'ın kendilerine gazâb ettiği bir kavmi (yani, Yahudi ve Hristiyanları} velî edinen (yani, din hususunda velî edinen} kimseleri (yani, münafıkları} görmedin mi? (Mücâdele/14)
İçinizden kim onları [Yahudi ve Hristiyanları] velî (yani, dîn hususuııda velî} edinirse, muhakkak o da onlardandır. (Mâide/51)
8. Velî, (hak) dînde velayet manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Sizin velîniz, sadece Allah, O'nun Rasûlü... (Mâide/55)
Allah îmân edenlerin velîsİdir; onları zulumâttan nura çıkarır. (Bakara/257)
9. Velî lafzı iıe, kişiyi kölelikten kurtaran kimse kasdedilmiştir; şu âyette olduğu gibi:
Eğer babalarını bilmiyor iseniz, dînde kardeşleriniz ve mevâlinizdirler (yani, azad ettiğiniz I kölelikten
kurtardığınız mevlâlarınızdırlarj'. (Ahzâb/5)
10. Velî, içtenlik Ihayırhahtık hususunda evliya edinmek manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Ey îmân edenler! Mü'minleri bırakıp da kâfirleri evliya edinmeyin {yani, içtenlik!hayırhahtık hususunda mü'minleri bırakarak kâfirleri evliya edinmeyin!/ (Nisâ/144)
Mü'mİnler, mü'minleri bırakıp kâfirleri evliya edinmesin (yani, içtenlik Ihayırhahtık hususunda kâfirleri evliya edinmesin}'. (Âl-i îmrân/28)
el-Velî, on şekilde tefsir edilir:
1. Velî ile; veled [çocuk, evlat, oğul] kasdedilmiştir; şu âyette olduğu gibi:
{Zekeriyyâ şöyle dua etti}: "Bana indinden bir velî {yani, ueled/oğulj bağışla!" (Meryem/5)
2. el-Veîî lafzı ile, akrabalığı bulunmayan arkadaş kasdedilmiştir; şu âyette olduğu gibi:
O'na zülden bir velî de {yani, Kendisine isabet eden bir acizlikten ötürü yardımına ihtiyaç duyacağı bir arkadaş da} olmadı. (İsrâVlll)
Kimi de dalâlete düşürürse, artık onu irşad edecek bir velî {yani, arkadaş} bulamazsın. (Kehf/17)[222]
3. el-Velî, yakın kimse anlamında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
O gün mevlâ[223] mevlâdan birşey defedemez {yani, bir yakından bir yakınına fayda olmaz; kâfirlerden biri diğerine en küçük bir şeyle fayda sağlayamaz!. (Dulıân/41)
Onlar {yani, kâfirler} için, kendilerine velîlerden {kâfir yakınlarından} yardım edecek {yani, azâbtan koruyacak} kimse olmayacak; Allah'tan başka. (Şûrâ/46)
Sizin için Allah'tan başka bir velî {yani, kâfirlerden size faydası dokunacak bir yakın} ve bir yardımcı da
yoktur. (Ankebût/22)
4. el-Velî, rabb anlamında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
De ki: "Gökleri ve yeri fatreden Allah'ın gayrı velî (yani, rabb} mi edineceğim?!" (En'âm/14)
Onu bırakıp başka velîlere (yani, rabblere} tâbi olmayın! (A'râf/3)
Onlar O'nu bırakıp başka velîler (yani, rabbler} edindiler? Oysa ki Allah, velî {yani, rabb} O'dur. (Şûrâ/9)
Çünkü onlar/.Allah'ı bırakıp şeytanları velîler (yani, onlara itaat etmek suretiyle rabbler} edindiler. (A'râf/30)
Sonra, hak mevlâları (yani, Rabb'leri} Allah'a reddo-lunurlar. (En'âm/62)
Bunun bir benzeri de Yûnus sûresindedir.[224]
5. el-Velî ile, ilahlar kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Kazandıkları da, Allah'ı bırakıp edindikleri velîler de (yani, ilahlar da} onlardan hiçbir şey defedemez. (Câ-siye/10)
O'nu bırakıp birtakım velîler (yani, ilahlar} edinenler... (Zümer/3)
O'nu bırakıp birtakım velîler (yani, ilahlar} edinenlere gelince, Allah onların üzerinde bir hafızdır. (Şû-râ/6)
6. el-Velî, asabe manasında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Doğrusu ben arkamdan gelecek velîlerden (yani, asabe (olan akrabalarım'jdan} yana korkuyorum. (Meryem/5)
7. Velî, (bâtıl) dînde ve küfürde velayet I kâfirleri velî edinmek manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde söz-konusu edilen odur:
Allah'ın kendilerine gazâb ettiği bir kavmi (yani, Yahudi ve Hristiyanları} velî edinen (yani, din hususunda velî edinen} kimseleri (yani, münafıkları} görmedin mi? (Mücâdele/14)
İçinizden kim onları [Yahudi ve Hristiyanları] velî (yani, dîn hususuııda velî} edinirse, muhakkak o da onlardandır. (Mâide/51)
8. Velî, (hak) dînde velayet manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Sizin velîniz, sadece Allah, O'nun Rasûlü... (Mâide/55)
Allah îmân edenlerin velîsİdir; onları zulumâttan nura çıkarır. (Bakara/257)
9. Velî lafzı iıe, kişiyi kölelikten kurtaran kimse kasdedilmiştir; şu âyette olduğu gibi:
Eğer babalarını bilmiyor iseniz, dînde kardeşleriniz ve mevâlinizdirler (yani, azad ettiğiniz I kölelikten
kurtardığınız mevlâlarınızdırlarj'. (Ahzâb/5)
10. Velî, içtenlik Ihayırhahtık hususunda evliya edinmek manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Ey îmân edenler! Mü'minleri bırakıp da kâfirleri evliya edinmeyin {yani, içtenlik!hayırhahtık hususunda mü'minleri bırakarak kâfirleri evliya edinmeyin!/ (Nisâ/144)
Mü'mİnler, mü'minleri bırakıp kâfirleri evliya edinmesin (yani, içtenlik Ihayırhahtık hususunda kâfirleri evliya edinmesin}'. (Âl-i îmrân/28)