El-Ma'rûf
el-Ma'rûf, dört manada tefsir edilir:
1. el-Ma'rûf'ile, farz kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
İhtiyacı olmayan iffetli davransın, fakir olan da
ma'rûf (yani, farz} üzere yesin! (Nisâ/6)
Onların necvâlarmm bir çoğunda hayır yoktur; sadaka veya ma'rûfu (yani, farzı} emreden kimseninki hariç. (Nisâ/114)
2. el-Ma'rûf, güzel va'd manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Kadınlara namzetliği çıtlatmanızdan dolayı size bir
günah yoktur. (.....) Fakat ma'rûf bir söz söylemeniz
{yani, güzel bir va'dte bulunmanız} müstesna, kendileriyle gizliye va'dleşmeyin! (Bakara/235)
(Miras) taksim olunurken (mirasçı olmayan) akrabalar (.....) hâzır bulunurlarsa, onları ondan rıziklandı-
rın ve onlara ma'rûf söz söyleyin {yani, güzel va'dte bulunun}! (Nisâ/8)
3. el-Ma'rûf kelimesiyle, kadının iddetini tamamlamasının ardından süslenmesi kasdedilmiştir; şu âyette böyledir:
Ecellerinin sonuna geldiklerinde {yani, iddetlerini tamamladıklarında}, artık kendi haklarında ma'rûf ile yapacaklarından (yani, iddetini tamamlayan kadının süslenmesinden, kendisiyle evlenmek isteyen erkeklere görünmesinden ya da böyle bir arayış içerisinde olmasından} dolayı size bir günah yoktur. (Bakara/234)
4. el-Marûf lafzı ile, insana kolay gelen şey kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Boşanan kadınların ma'rûf (yani, adamın [boşayan kimsenin] kolayına gelecek I imkânı elverecek} bir şekilde istifade ettirilmeleri gerekir. Bu, muttakiler üzerine bir haktır. (Bakara/241)
Ma'rûf bir şekilde faydalandırın {yani, boşadığınız kadına, varlık ve imkânınıza göre bir şeyler verin I kolayınıza gelecek şekilde onu istifade ettirin}... Bu, muhsinîer üzerine bir haktır. (Bakara/236)
Emzireceklerin [boşadığınız kadınların ortak çocuğunuzu emzirmeleri halinde] yiyecek ve giyeceklerini ma'rûf {yani, varlık ve imkânı elverecek} bir şekilde temin etmek, çocuk kendisinin olan (babay)a aittir. (Bakara/233)
el-Ma'rûf, dört manada tefsir edilir:
1. el-Ma'rûf'ile, farz kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
İhtiyacı olmayan iffetli davransın, fakir olan da
ma'rûf (yani, farz} üzere yesin! (Nisâ/6)
Onların necvâlarmm bir çoğunda hayır yoktur; sadaka veya ma'rûfu (yani, farzı} emreden kimseninki hariç. (Nisâ/114)
2. el-Ma'rûf, güzel va'd manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Kadınlara namzetliği çıtlatmanızdan dolayı size bir
günah yoktur. (.....) Fakat ma'rûf bir söz söylemeniz
{yani, güzel bir va'dte bulunmanız} müstesna, kendileriyle gizliye va'dleşmeyin! (Bakara/235)
(Miras) taksim olunurken (mirasçı olmayan) akrabalar (.....) hâzır bulunurlarsa, onları ondan rıziklandı-
rın ve onlara ma'rûf söz söyleyin {yani, güzel va'dte bulunun}! (Nisâ/8)
3. el-Ma'rûf kelimesiyle, kadının iddetini tamamlamasının ardından süslenmesi kasdedilmiştir; şu âyette böyledir:
Ecellerinin sonuna geldiklerinde {yani, iddetlerini tamamladıklarında}, artık kendi haklarında ma'rûf ile yapacaklarından (yani, iddetini tamamlayan kadının süslenmesinden, kendisiyle evlenmek isteyen erkeklere görünmesinden ya da böyle bir arayış içerisinde olmasından} dolayı size bir günah yoktur. (Bakara/234)
4. el-Marûf lafzı ile, insana kolay gelen şey kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Boşanan kadınların ma'rûf (yani, adamın [boşayan kimsenin] kolayına gelecek I imkânı elverecek} bir şekilde istifade ettirilmeleri gerekir. Bu, muttakiler üzerine bir haktır. (Bakara/241)
Ma'rûf bir şekilde faydalandırın {yani, boşadığınız kadına, varlık ve imkânınıza göre bir şeyler verin I kolayınıza gelecek şekilde onu istifade ettirin}... Bu, muhsinîer üzerine bir haktır. (Bakara/236)
Emzireceklerin [boşadığınız kadınların ortak çocuğunuzu emzirmeleri halinde] yiyecek ve giyeceklerini ma'rûf {yani, varlık ve imkânı elverecek} bir şekilde temin etmek, çocuk kendisinin olan (babay)a aittir. (Bakara/233)