El-Hayât Hakkında

Cansu

Bismillahirrahmanirrrahim
Tem 11, 2014
525
Denizli
El-Hayât

el-Hayât, altı şekilde tefsir edilir:

1. el-Hayât, birinci halkedilişin ve ruhun üflenişi-nin ardından verilen hayât manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:

Siz emvât idiniz de size hayât verdi {yani, nutfeler halindeyken sizi halketti ve size ruhlar verdi}. (Baka­ra/28)

İki kere ihya ettin {yani, iki kere hayât verdin -hayâ­tın ilki, rahimlerdeyken suret verip rûh üflemesidir-}. (Mü'min/11)

Meyyitten {yani, nutfeden} hayyı {yani, canlıyı} çıka­rırsın. (Âl-i İmrân/27)

O ki, size hayât verdi {yani, sizi halketti ve ruhlar verdi}. (Hacc/66)

De ki: "Allah'tır size hayat veren" {yani, -halketmeyi başlatan anlamında- sizi yaratan}. (Câsiye/26)

2. el-Hayy [diri] ile, mü'min vasfedilmiştir; şu âyet­lerde olduğu gibi:

Hayy olanı {yani, Allah'ın ilminde hidâyette olan mümini} uyarmak için. (Yâ-Sîn/70)

Meyyit [ölü: kâfir] iken kendisini ihya ettiğimiz {ya­ni, îmân ile hidâyet verdiğimiz} kimse... (En'âm/122)

Hayâttakiler {yani, mü'minler} ile emvât/ölüler {yani, kâfirler} bir olmaz. (Fâtır/22)

3. el-Hayât, beka [kalıcılık] manasında kullanıl­mıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:

Ey lübb sahihleri! Kısasta sizin için hayât {yani, be­ka/kalıcılık} vardır. (Bakara/179)

Kim de ona hayât verirse, bütün insanlara hayât ver­miş gibi olur. (Mâide/32)

Kadınlarınızı hayâtta bırakıyorlardı {yani, kadınları­nızı (öldürmemek /sağ bırakmak suretiyle) kalıcı ya­pıyorlardı}. (Bakara/49)

Bunun bir benzeri de A'râf[37] ve İbrahim[38] sûresin­de bulunmaktadır.

4. el-Hayât ile, toprağın nebat ile canlanması kas-dedilmiştir; şu âyette olduğu gibi:

Bulutları kaldırır; derken onu ölmüş {yani, nebatı bu­lunmayan} bir beldeye sevkeder; derken onunla arza, ölümünün ardından hayat verir {yani, toprağı envayı çeşit nebat bitirmek suretiyle canlandırır}. (Fâtır/9)

Arzın hayât bulması/canlanması, bitki bitirmesidir.

Bunun bir benzeri de YâSîn[39] ve başka sûrelerde bulunmaktadır.

5. el-Hayât, dünyada bir rızık ve bir eser bırakmak­sızın Kıyamet Gününden önce ibret olmak üzere verilen hayât manasında kullanılmıştır; ki şu âyette bu tür bir hayât sözkonusudur:

Allah'ın izniyle ölülere hayât veririm/Ölüleri dirilti­rim. (Al-i İmrân/49)

Hz. Isâ, İsrâîloğulları'na —kendisini tasdik etmeleri için- ibret olmak üzere Allah'ın izniyle ölüleri di-riltirdi. Bu meyanda Sâm b. Nuh'u diriltmiş ve o da insanlarla konuşmuş, sonra da Ölmüş ve eski haline dönmüştü.[40]

Bunun bir ^enzeri de Mâide sûresindedir.[41]

6. el-Hayât ile, sonrasında Ölümün sözkonusu ol­madığı Kıyamet Günündeki hayât kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:

Doğduğu gün, öleceği gün ve hayy (yani, ölümün ar­dından diri} olarak ba's edileceği gün {yani, Kıyamet Günü} selâm o'nun (Yahya'nın} üzerine. (Meryem/15)

(Isâ dedi ki}: "Doğduğum gün, öleceğim gün ve hayy (yani, ölümün ardından diri} olarak ba'sedileceğim gün (yani, Kıyamet Günü} selâm benim üzerime. (Meryem/33)

Öyleyse mevtaya [ölüye], (Kıyamet Günü} hayât ver­meye kadir değil mi? (Kıyâme/40)

Benzeri âyetler çoktur.
 
Similar threads
Thread starter Başlık Forum Cevaplar Tarih
Cansu El-Fısq Hakkında E 0
Cansu El-Harb Hakkında E 0
Cansu Ez-Zann Hakkında E 0
Cansu El-Hars Hakkında E 0
Cansu El-Batşl Hakkında E 0

Similar threads

Üst Alt