El-Eşhâd
el-Eşhâd, altı şekilde tefsir edilir:
1. el-Eşhâd, tebliğe -ki tebliğde bulunanlardan kasıt, nebilerdir- şâhidlik eden manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Her ümmetten birer şâhid {yani, risaleti tebliğ ettiklerine dair onlara karşı şâhidlik edecek nebilerini} getirdiğimiz, seni de {ey Muhammed}, onların üzerine şâhid {yani, risaleti tebliğ ettiğine dair şâhid} getirdiğimiz zaman halleri nasıl olacak?! (Nisâ/41)
O gün her ümmetten birer şâhid çıkaracağız {yani, nebilerini üzerlerine şâhid olarak getireceğiz}. (Nahl/84)
İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerinde şâhid idim. (Mâide/117)
Şâhidler {yani, nebiler} de, "İşte şunlar {yani, kavimlerinin kâfirleri}, Rabb'leri üzerine yalan söyleyenlerdir" {yani, Allah'ın ortağı olduğunu iddia edenlerdir}. (Hüd/18)
2. eş-Şehıd kelimesi, Ademoğlu 'nun amelini yazan hıfzedici melek manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Her kişi beraberinde bir sürücü ve bir şehîd {yani, amellerini yazan melek} bulunduğu halde gelecektir. (Kaf/21)
Bu âyetteki şehîd lafzıyla, "dünyadaki amellerini yazan hıfzedici melek" kasdedilmektedir ki âhiret-te de ameli hususunda ona karşı şâhidlik edecektir.
Nebiler ve şühedâ {yani, amelleri hususunda onlara karşı şâhidlik edecek hafaza melekleri} getirilmiş... (Zümer/69)
Muhakkak Biz rasûllerimize ve mü'minlere dünya hayatta ve şâhidlerin {yani, hıfzedici meleklerin jha-faza meleklerinin} dikileceği gün yardım ederiz. (Mü'min/51)
3. Şühedâ ile, nebilerin tebliğde bulunduklarına şâhidlik edecek olmaları hasebiyle Ümmet-i Muhammed kasdedilmektedir; şu âyetlerde böyledir:
Böylece sizi vasat bir ümmet kıldık ki, insanlar üzerine şühedâ {yani, rasûllerin, risaleti onlara tebliğ ettiklerine şâhidler} olasınız... (Bakara/143)
Bundan önce ve bunda... ta ki Rasûl sizin üzerinize şehîd olsun, siz de insanlar üzerine şühedâ {yani, ra-sûllerin kavimlerine risaleti tebliğ ettiklerine şâhid-lerj olasınız. (Hacc/78)
Bizi şâhidler {yani, ümmet-i Muhammedi ile beraber yaz. (Mâide/83)
4. eş-Şehîd kelimesiyle, Allah yolunda şehâdet eden kimse kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
İşte onlar Allah'ın kendilerine nimet verdiği nebiler, sıddîklar, şühedâ {yani, Allah yolunda şehâdet edenler] ve salimler ile beraberdir. (Nisâ/69)
Rabb'lerinin indinde şühedâdır {yani, onlar Allah yolunda şehâdet edenlerdir; onlar için ecir ve nurları vardır}. (Hadîd/19)
5. eş-Şehîd kelimesi ile, bir kişinin hakkına veya[125] insanların haklarına dair şâhidlik etmek /şehâdette bulunmak kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Erkeklerinizden iki şehidi şâhid tutun {yani, haklara dair olan bu işleme}; eğer iki erkek olamıyorsa, razı . olacağınız şühedâdan bir erkek ile iki kadın... (Bakara/282)
Bunun benzeri çoktur.
Sizden adi sahibi iki şâhid {yani, boşama ve müracaat hallerinde iki şâhid} tutun; şehâdeti de Allah için dosdoğru yapın! (Talâk/2)
6. Şehîd,.hâzır bulunmak, hâzır bulunan manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Size bir musibet isabet ederse, "Allah bana lütfetti de onlarla beraber şehîd {yani, hâzır} bulunmadım" der.
(Nisâ/72)
Biz Musa'ya o emr'i kaza ettiğimizde sen batı tarafında değildin; şâhidlerden {yani, orada hâzır bulunan kimselerden} de değildin. (Kasas/44)
Şuhûden {yani, Mekke'de hâzır bulunan} oğullar... (Müddessir/13)
Onlar ki, zûr'a şâhidlik etmezler {yani, orada I ona hâzır bulunmazlar}. (Furkân/72)
Yoksa siz Ya'kûb'a ölüm geldiği zaman şühedâ mıydınız {yani, orada hâzır mı bulunuyordunuz}1? (Bakara/133)
O ikisinin azâblarma şâhid olsunlar {yani, onlar cezalandırılırken hâzır bulunsunlar}. (Nûr/2)
el-Eşhâd, altı şekilde tefsir edilir:
1. el-Eşhâd, tebliğe -ki tebliğde bulunanlardan kasıt, nebilerdir- şâhidlik eden manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Her ümmetten birer şâhid {yani, risaleti tebliğ ettiklerine dair onlara karşı şâhidlik edecek nebilerini} getirdiğimiz, seni de {ey Muhammed}, onların üzerine şâhid {yani, risaleti tebliğ ettiğine dair şâhid} getirdiğimiz zaman halleri nasıl olacak?! (Nisâ/41)
O gün her ümmetten birer şâhid çıkaracağız {yani, nebilerini üzerlerine şâhid olarak getireceğiz}. (Nahl/84)
İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerinde şâhid idim. (Mâide/117)
Şâhidler {yani, nebiler} de, "İşte şunlar {yani, kavimlerinin kâfirleri}, Rabb'leri üzerine yalan söyleyenlerdir" {yani, Allah'ın ortağı olduğunu iddia edenlerdir}. (Hüd/18)
2. eş-Şehıd kelimesi, Ademoğlu 'nun amelini yazan hıfzedici melek manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Her kişi beraberinde bir sürücü ve bir şehîd {yani, amellerini yazan melek} bulunduğu halde gelecektir. (Kaf/21)
Bu âyetteki şehîd lafzıyla, "dünyadaki amellerini yazan hıfzedici melek" kasdedilmektedir ki âhiret-te de ameli hususunda ona karşı şâhidlik edecektir.
Nebiler ve şühedâ {yani, amelleri hususunda onlara karşı şâhidlik edecek hafaza melekleri} getirilmiş... (Zümer/69)
Muhakkak Biz rasûllerimize ve mü'minlere dünya hayatta ve şâhidlerin {yani, hıfzedici meleklerin jha-faza meleklerinin} dikileceği gün yardım ederiz. (Mü'min/51)
3. Şühedâ ile, nebilerin tebliğde bulunduklarına şâhidlik edecek olmaları hasebiyle Ümmet-i Muhammed kasdedilmektedir; şu âyetlerde böyledir:
Böylece sizi vasat bir ümmet kıldık ki, insanlar üzerine şühedâ {yani, rasûllerin, risaleti onlara tebliğ ettiklerine şâhidler} olasınız... (Bakara/143)
Bundan önce ve bunda... ta ki Rasûl sizin üzerinize şehîd olsun, siz de insanlar üzerine şühedâ {yani, ra-sûllerin kavimlerine risaleti tebliğ ettiklerine şâhid-lerj olasınız. (Hacc/78)
Bizi şâhidler {yani, ümmet-i Muhammedi ile beraber yaz. (Mâide/83)
4. eş-Şehîd kelimesiyle, Allah yolunda şehâdet eden kimse kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
İşte onlar Allah'ın kendilerine nimet verdiği nebiler, sıddîklar, şühedâ {yani, Allah yolunda şehâdet edenler] ve salimler ile beraberdir. (Nisâ/69)
Rabb'lerinin indinde şühedâdır {yani, onlar Allah yolunda şehâdet edenlerdir; onlar için ecir ve nurları vardır}. (Hadîd/19)
5. eş-Şehîd kelimesi ile, bir kişinin hakkına veya[125] insanların haklarına dair şâhidlik etmek /şehâdette bulunmak kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Erkeklerinizden iki şehidi şâhid tutun {yani, haklara dair olan bu işleme}; eğer iki erkek olamıyorsa, razı . olacağınız şühedâdan bir erkek ile iki kadın... (Bakara/282)
Bunun benzeri çoktur.
Sizden adi sahibi iki şâhid {yani, boşama ve müracaat hallerinde iki şâhid} tutun; şehâdeti de Allah için dosdoğru yapın! (Talâk/2)
6. Şehîd,.hâzır bulunmak, hâzır bulunan manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Size bir musibet isabet ederse, "Allah bana lütfetti de onlarla beraber şehîd {yani, hâzır} bulunmadım" der.
(Nisâ/72)
Biz Musa'ya o emr'i kaza ettiğimizde sen batı tarafında değildin; şâhidlerden {yani, orada hâzır bulunan kimselerden} de değildin. (Kasas/44)
Şuhûden {yani, Mekke'de hâzır bulunan} oğullar... (Müddessir/13)
Onlar ki, zûr'a şâhidlik etmezler {yani, orada I ona hâzır bulunmazlar}. (Furkân/72)
Yoksa siz Ya'kûb'a ölüm geldiği zaman şühedâ mıydınız {yani, orada hâzır mı bulunuyordunuz}1? (Bakara/133)
O ikisinin azâblarma şâhid olsunlar {yani, onlar cezalandırılırken hâzır bulunsunlar}. (Nûr/2)