El-Bâtıl
el-Bâtıl, dört şekilde tefsir edilir:
1. el-Bâtıl, kizb/tekzib [yalan, yalanlama] manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
İşte mubtiller/bâtılcılar {yani, öldükten sonra dirilişi yalanlayanlar} burada hüsrana uğradı. (Mü'min/78)
O zaman mubtiller/bâtılcılar {yani, yalanlayıcılar -ki onlar Allah'ın laneti üzerlerine olasıca Yahudiler-dir-} şüphe ederlerdi. (Ankebût/48)
Ona, ne önünden, ne arkasından bâtıl yaklaşamaz {yani, Kur'ân, kendinden önceki Kitaplar tarafından yalanlanmadığı gibi; kendinden sonra onu yalanlayacak bir Kitap da gelmeyecektir}. (Fussilet/42)
2. el-İbtâl [bâtıl kılmak] kelimesi, ihbât [boşa çıkarmak] manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Sadakalarınızı başa kakmak ve eziyet etmek ile ibtâl etmeyin {yani, onları boşa çıkarmayın}! (Bakara/264)
Ey îmân edenler! Allah'a itaat edin, Rasûl'e itaat edin; amellerinizi ibtâl etmeyin (yani, amellerinizi boşa çıkarmayın)7 (Muhammed/33)
3. el-Bâtıl kelimesi, şirk —ki onun sabit bir esası yoktur- manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu
gibi:
De ki: "Hak geldi, bâtıl gitti {yani, şirk: şeytanlara ibâdet gitti}. Doğrusu bâtıl {yani, şirk} gidicidir." (İsrâ/81)
Çünkü şirkin ne yeryüzünde bir aslı/kökü, ne de semada da bir feri/dalı vardır. İşte bundan dolayı o yok olmaya mahkûmdur.
Bâtıla {yani şeytana ibâdet: şirke} îmân edip, Allah'a küfredenler... İşte onlar, haşirlerdir/zarar edenlerdir. (Aııkebût/52)
Şimdi bâtıla îmân ediyorlar {yani, şeytana ibâdet ediyorlar: şirki tasdik ediyorlar} da... (Nahl/72)
4. el-Bâtıl kelimesi, zulm manasında kullanılır; şu âyette olduğu gibi:
Aranızda mallarınızı bâtıl {yani, zulm} ile yemeyin ve onları hakimlere sarkıtmayın! (Bakara/188)
Bunun bir benzeri de Nisa sûresindedir.
el-Bâtıl, dört şekilde tefsir edilir:
1. el-Bâtıl, kizb/tekzib [yalan, yalanlama] manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
İşte mubtiller/bâtılcılar {yani, öldükten sonra dirilişi yalanlayanlar} burada hüsrana uğradı. (Mü'min/78)
O zaman mubtiller/bâtılcılar {yani, yalanlayıcılar -ki onlar Allah'ın laneti üzerlerine olasıca Yahudiler-dir-} şüphe ederlerdi. (Ankebût/48)
Ona, ne önünden, ne arkasından bâtıl yaklaşamaz {yani, Kur'ân, kendinden önceki Kitaplar tarafından yalanlanmadığı gibi; kendinden sonra onu yalanlayacak bir Kitap da gelmeyecektir}. (Fussilet/42)
2. el-İbtâl [bâtıl kılmak] kelimesi, ihbât [boşa çıkarmak] manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Sadakalarınızı başa kakmak ve eziyet etmek ile ibtâl etmeyin {yani, onları boşa çıkarmayın}! (Bakara/264)
Ey îmân edenler! Allah'a itaat edin, Rasûl'e itaat edin; amellerinizi ibtâl etmeyin (yani, amellerinizi boşa çıkarmayın)7 (Muhammed/33)
3. el-Bâtıl kelimesi, şirk —ki onun sabit bir esası yoktur- manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu
gibi:
De ki: "Hak geldi, bâtıl gitti {yani, şirk: şeytanlara ibâdet gitti}. Doğrusu bâtıl {yani, şirk} gidicidir." (İsrâ/81)
Çünkü şirkin ne yeryüzünde bir aslı/kökü, ne de semada da bir feri/dalı vardır. İşte bundan dolayı o yok olmaya mahkûmdur.
Bâtıla {yani şeytana ibâdet: şirke} îmân edip, Allah'a küfredenler... İşte onlar, haşirlerdir/zarar edenlerdir. (Aııkebût/52)
Şimdi bâtıla îmân ediyorlar {yani, şeytana ibâdet ediyorlar: şirki tasdik ediyorlar} da... (Nahl/72)
4. el-Bâtıl kelimesi, zulm manasında kullanılır; şu âyette olduğu gibi:
Aranızda mallarınızı bâtıl {yani, zulm} ile yemeyin ve onları hakimlere sarkıtmayın! (Bakara/188)
Bunun bir benzeri de Nisa sûresindedir.