El-'Âlemîn
el-'Âlemîn, beş şekilde tefsir edilir:
1. el-'Âlemîn ile, hasseten insanlar ve cinler kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Hamd, 'âlemînin {yani, insanlar ve cinlerin} rabbi Allah'ındır. (Fâtiha/2)
'Âlemîne (yani, insanlara ve cinlere} uyarıcı olsun diye... (Furkân/1)
O, başka değil, âlemin {yani, insanlar ve cinler} için bir hatırlatmadır. (Tekvîr/27)
Bunun bir benzeri de Sâd sûresinde bulunmaktadır.[8]
2. el-'Âlemîn lafzı ile, kendi zamanlarındaki 'âlemler [insanlar] kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Ey İsrâîloğulları! Size verdiğim nimetlerimi ve sizi 'âlemin {yani, kendi zamanındaki 'âlemler [insanlar]} üzerine tafdil ettiğimi hatırlayın! (Bakara/47)
Andolsun ki Biz onları bir ilm üzere 'âlemin {yani, kendi zamanındaki 'âlemler [insanlar]} üzerine ihtiyar etmiştik. (Duhân/32)
Onları {yani, İsrâîloğulları 'nıj âlemin {yani, kendi zamanlarındaki 'âlemler [insanlar]} üzerine tafdil etmiştik. (Câsiye/16)
Bunun bir benzeri de yine aynı sûrede geçmektedir.[9]
3. el-'Alemîn ile, Adem'den Kıyâmet'e kadar -kendi cinsinden- gelecek tüm insanlar kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Şüphesiz ki {ey Meryem} Allah seni seçti ve tahir kıldi, hem de âlemin kadınları (yani, Adem'den itibaren bütün kadınların) üzerine seçti. (Al-i İmrân/42)
'Alemin (yani, Adem'den Kıyamet'e kadarki bütün insanlar} için bereketler verdiğimiz arza... (Enbiyâ/71)
4. el-'Alemin kelimesi ile, Nûh'dan sonrakiler kas-dedilmiştir; şu âyette olduğu gibi:
Âlemin (yani, Nuh'tan sonraki insanlar) içinde Nuh'a selâm (yani, Nuh'un ardından o'na yapılan güzel senalar). (Sâffât/79)
Bununla Nûh'dan sonra insanlar tarafından o'na yapılacak güzel övgüler kas de dilmektedir.
5. el-'Âlemîn ile, Ehl-i Kitap kasdedilmiştir; şu âyette olduğu gibi:
Yoluna gücü yetenlerin O Ev'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerindeki bir hakkıdır. Artık kim nankörlük ederse şüphesiz ki Allah, âleminden (yani, Ehl-i Ki-tap'tan -çünkü onlar kaccın farz olduğu görüşünde değillerdi-} ganidir. (Al-i İmrân/97)
el-'Âlemîn, beş şekilde tefsir edilir:
1. el-'Âlemîn ile, hasseten insanlar ve cinler kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Hamd, 'âlemînin {yani, insanlar ve cinlerin} rabbi Allah'ındır. (Fâtiha/2)
'Âlemîne (yani, insanlara ve cinlere} uyarıcı olsun diye... (Furkân/1)
O, başka değil, âlemin {yani, insanlar ve cinler} için bir hatırlatmadır. (Tekvîr/27)
Bunun bir benzeri de Sâd sûresinde bulunmaktadır.[8]
2. el-'Âlemîn lafzı ile, kendi zamanlarındaki 'âlemler [insanlar] kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Ey İsrâîloğulları! Size verdiğim nimetlerimi ve sizi 'âlemin {yani, kendi zamanındaki 'âlemler [insanlar]} üzerine tafdil ettiğimi hatırlayın! (Bakara/47)
Andolsun ki Biz onları bir ilm üzere 'âlemin {yani, kendi zamanındaki 'âlemler [insanlar]} üzerine ihtiyar etmiştik. (Duhân/32)
Onları {yani, İsrâîloğulları 'nıj âlemin {yani, kendi zamanlarındaki 'âlemler [insanlar]} üzerine tafdil etmiştik. (Câsiye/16)
Bunun bir benzeri de yine aynı sûrede geçmektedir.[9]
3. el-'Alemîn ile, Adem'den Kıyâmet'e kadar -kendi cinsinden- gelecek tüm insanlar kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Şüphesiz ki {ey Meryem} Allah seni seçti ve tahir kıldi, hem de âlemin kadınları (yani, Adem'den itibaren bütün kadınların) üzerine seçti. (Al-i İmrân/42)
'Alemin (yani, Adem'den Kıyamet'e kadarki bütün insanlar} için bereketler verdiğimiz arza... (Enbiyâ/71)
4. el-'Alemin kelimesi ile, Nûh'dan sonrakiler kas-dedilmiştir; şu âyette olduğu gibi:
Âlemin (yani, Nuh'tan sonraki insanlar) içinde Nuh'a selâm (yani, Nuh'un ardından o'na yapılan güzel senalar). (Sâffât/79)
Bununla Nûh'dan sonra insanlar tarafından o'na yapılacak güzel övgüler kas de dilmektedir.
5. el-'Âlemîn ile, Ehl-i Kitap kasdedilmiştir; şu âyette olduğu gibi:
Yoluna gücü yetenlerin O Ev'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerindeki bir hakkıdır. Artık kim nankörlük ederse şüphesiz ki Allah, âleminden (yani, Ehl-i Ki-tap'tan -çünkü onlar kaccın farz olduğu görüşünde değillerdi-} ganidir. (Al-i İmrân/97)