Manevî (rûhî) ve Maddî (dünyevî) İktidarların Ayrılması

Cansu

Bismillahirrahmanirrrahim
Tem 11, 2014
525
Denizli
Manevî (rûhî) ve Maddî (dünyevî) İktidarların Ayrılması

1442. Daha sonra, İsrail Oğulları daha da ileri gitmişler; maddî (dünyevî) ve manevî (ruhî) iktidarları ayırarak Peygamberin yanı sıra komutanlık görevini de üstlenmiş bir hükümdarlık sistemi geliştirmişlerdir. Kur’an bu önemli olaya değinirken, bir kralda bulunması zorunlu gördüğü ya da öyle görmediği nitelikleri de zikretmektedir:

“Musa’dan sonra İsrail Oğulları’nın önde gelenlerini görmedin mi? Hani kendilerine gönderilmiş bir peygambere: “Bize bir hükümdar gönder ki (onun komutasında) Allah yolunda savaşalım” demişlerdi. O da: “Ya üzerinize savaş yazılır da savaşmazsanız?” demişti. Onlar (şöyle) dediler: “Yurtlarımızdan çıkarılmış, çocuklarımızdan uzaklaştırılmış olduğumuz halde Allah yolunda neden savaşmayalım? Kendilerine savaş yazılınca, içlerinden pek azı hariç, geri dönüp kaçtılar. Allah zalimleri iyi bilir. Peygamberleri onlara: “Bilin ki Allah, Tâlût’u size hükümdar olarak gönderdi, dedi. Bunun üzerine: Biz, hükümdarlığa daha lâyık olduğumuz halde, kendisine servet ve zenginlik yönünden geniş imkânlar verilmemişken o bize nasıl hükümdar olur? Dediler. “Allah sizin üzerinize onu seçti, ilimde ve bedende ona üstünlük verdi. Allah mülkünü dilediğine verir. Allah herşeyi kuşatan ve herşeyi bilendir” dedi.”347

1443. Bir komutan-kralın ihtiyaç duyduğu şey ne zenginlik ne de dindarlıktır: Böyle bir görev için aranması gereken şey, dünyevî bilimlerin yanı sıra fiziksel yetenekler, askerî ve diplomatik ehliyettir. Bu ayette bir kral seçimi için soylu bir sülaleye mensup olmaktan da bahsedilmiyor. Peygamber (Samuel, İşmuel) böyle biriydi, o dinî ilimlere de vâkıftı; öyle ise kralın daha farklı bir şeye ihtiyacı vardır.

1444. Kur’an’a göre, Tâlût’un yerine geçen Dâvut ve Süleyman’da her iki güç, yeniden aynı ellerde toplanmıştı. Bu ise, hükümet şeklinin, içinde bulunulan koşullara ve halkın tercihine bağlı olduğunu gösterir: Allah katında yönetimin bir monarşi ya da oligarşi, ortaklaşa bir saltanat veya daha başka bir devlet yapısı olması hiç fark etmez. Önemli olan, adalet ve halkın refahının sağlanıp sağlanamayacağıdır. Dâvud (AS)’un kıssası özel bir önem taşımaktadır:

“Dâvud da Câlût’u öldürdü. Allah ona (Dâvûd’a) hükümdarlık ve hikmet verdi, dilediği ilimlerden ona öğretti.”348

“Onun hükümranlığını kuvvetlendirmiş, ona hikmet ve güzel konuşma vermiştik. (…) Ey Dâvûd! Biz seni yeryüzünde halife yaptık. O halde insanlar arasında adaletle hükmet. Hevâ ve hevese uyma, sonra bu seni Allah’ın yolundan saptırır. Doğrusu Allah’ın yolundan sapanlara, hesap gününü unutmalarına karşılık çetin bir azap vardır.”349

“Ve Süleyman Dâvûd’a vâris oldu…”350

1445. Görülüyor ki savaş zamanında askerî savunma ve barış zamanında ise adaletli yönetim, hükümdara özgü iki temel nitelik idi; ve krallığın tevarüs yoluyla el değiştirmesi organik bir süreklilik, Devlet iktidarında da bir devamlılık sağlıyordu. Bununla birlikte, Dâvûd ve Süleyman’ın durumunda olduğu gibi babadan oğula tevarüs yolu ile geçiş Kur’an’a göre kesin bir kural değil, sadece bir vakıa, zorunlu olarak ortaya çıkmış bir olay gibi gözüküyor; zira, bir başka ayette, Kur’an’ın Dâvûd (AS) hakkındaki ifadesi gayet açıktır:

“Andolsun ki Zikir’den (Tevrat’tan) sonra Zebur’da da: “Yeryüzüne iyi kullarım vâris olacaktır” diye yazmıştık.”351

1446. Kesinlikle özel bir mülkiyet olmayan krallığın babadan oğula geçen bir hak olduğu iddia edilemez; ancak tercih yapılırken esas olan, adayın birikim ve yatkınlığı ve özellikle de, hakkı ve adaleti gözetmesidir.

1447. Süleyman Peygamber zamanında Yemen’de ortaya çıkan Sebe’ krallığı, Kur’-an’daki güzel bir tasvirle hatırlatılır. Süleyman (AS), Saba Melikesi’ne bir mektup yazınca, kraliçe de “meclisini” toplayıp şöyle demişti:

“(Süleyman’ın mektubunu alan Sebe’ Melikesi:): “Beyler, Ulular! Bana çok önemli bir mektup bırakıldı” dedi. “Mektup Süleyman’dandır, rahmân ve rahîm olan Allah’ın adıyla (başlamakta)dır.” “Bana baş kaldırmayın, teslimiyet gösterip bana gelin” diye yazmaktadır.” (Sonra Melike) dedi ki: “Beyler, Ulular! Bu işimde bana bir fikir verin. (Bilirsiniz) siz yanımda olmadan (size danışmadan) hiçbir işi kestirip atmam.” Onlar şu cevabı verdiler: “Biz güçlü kuvvetli kimseleriz, zorlu savaş erbabıyız; buyruk ise senindir; artık ne buyuracağını sen düşün.”352

1448. Kur’an, başka ayrıntılara girmeksizin bir Tübba’dan (Yemen Kralı) bahseder.353 Tübba’ın saltanatı hemen hemen İslâmiyet’in ortaya çıkışına dek sürmüştür. Bunların anayasal düzenleri üzerinde durmakta da yarar vardır.354

1449. Kur’an aynı şekilde, insanların davranışlarıyla ilgili, gerek kral gerekse sıradan insanların uymaları gereken ve ilâhî vahye dayalı bir takım kural ve kanunlardan bahseder. Bu hukuk kurallarını ifade etmek için, Kur’an birçok terim kullanmıştır: sahîfe ve zübür, her ikisi de sayfa, yaprak anlamına gelir; kitâb öğüt ve talimatların yazılı olarak bir araya getirildiği şeydir; ve nihayet elvâh da Musa (AS) kıssasında geçen levhalar, yani tuğladan tabletlerdir. Aynı şekilde, yümlil (yazı yazdırmak) kökünden gelen İbrahim’in millet’i de herhalde aynı anlama gelmektedir.

1450. Kur’an, kralların kötü tutumları karşısında hoşnutsuzluğunu dile getirir ve zorbalığa (tiranlığa) körü körüne itaat etmekten sakındırır. Örneğin, limanlarına gelen yabancıların güzel gemilerine el koyan hükümdarı kınar.355 Aynı şekilde kötü kralların savaştaki tutumlarını yerden yere vurur:

“Hükümdarlar bir ülkeye girince orayı perişan ederler ve halkının ulularını alçaltırlar. (Herhalde) onlar da böyle yapacaklardır.”356

Yine, Firavun’un İsrail Oğullarına yaptığı zulüm Kur’an’da birçok kez kınanmıştır. Örneğin:

“Biz ise o yerde güçsüz düşürülenlere lütufta bulunmak, onları önderler yapmak ve onları (kutsal topraklara) varis kılmak istiyorduk. Ve o yerde onları hakim kılmak; Firavun ile Hâmân’a ve ordularına, onlardan (İsrail Oğullarından gelecek diye) korktukları şeyi göstermek (istiyorduk).”357

1451. Muhammed (AS) de şöyle buyurmaktadır:

“Yaratıcı’ya başkaldırı anlamına gelecek hiçbir konuda yaratılmış (insanlar)a itaat söz konusu olamaz.”358
 
Similar threads
Thread starter Başlık Forum Cevaplar Tarih
Cansu Manevî-Ahlâkî ve Toplumsal Eğitim Ansiklopedik Bilgi 0
Cansu Maddî Gelişme Ansiklopedik Bilgi 0

Similar threads

Üst Alt