Maddî Gelişme

Cansu

Bismillahirrahmanirrrahim
Tem 11, 2014
525
Denizli
Maddî Gelişme

1474. Kur’an’daki birçok ayette, yeryüzünün, denizin, güneşin, kısaca bütün evrenin insanın yararlanması için yaratıldığı, insanın ise Yaratıcısına karşı yükümlülüğünü yerine getirmek için yaratıldığı açıkça bildirilmektedir:

a) “O, yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı.”384

b) “Allah o (yüce) varlıktır ki, emri gereğince içinde gemilerin yüzmesi ve lütfedip verdiği rızkı aramanız için ve de şükredesiniz diye denizi size hazır hale getirmiştir. O, göklerde ve yerde ne varsa hepsini, kendi katından (bir lutfu olmak üzere) size boyun eğdirmiştir…”385

c) O (öyle lütufkâr) Allah’tır ki, gökleri ve yeri yarattı, gökten suyu indirip onunla rızık olarak size türlü meyveler çıkardı; izni ile denizde yüzüp gitmeleri için gemileri emrinize verdi; nehirleri de sizin (yararlanmanız) için akıttı.” Düzenli seyreden güneşi ve ayı size yararlı kıldı, geceyi ve gündüzü de istifadenize verdi. O, size istediğiniz her şeyden verdi. Allah’ın nimetini sayacak olsanız sayamazsınız…”386

d) “Sağduyulu (aklıselim sahibi) insanlar ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah’ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın.”387

1475. Kanaatimize göre Müslümanları tabiî ilimleri geliştirmeye, diğer toplulukların yüzyıllarca süren çabalardan sonra edindikleri gelişmişlik düzeyini daha hızlı bir biçimde yakalamaya ve maddî refah için keşif ve icatların yolunda mümkün olduğu kadar ileri gitmeye sevk eden de bu son ayettir. Kur’an, Müslümanlara dünyevî bilimlerle ilgili alanlarda inançlar empoze etmek şöyle dursun, bu konulara hiç değinmez. Zira herkes kendi çabasına göre bilgi sahibi olacaktır. Kur’an’da: “Allahım! Benim ilmimi artır” diye buyurulmaktadır. Bu ayetin altında yatan anlama göre, bu türden gelişme ve ilerlemelere ışık tutacak elverişli ortamlar meydana getirmek, İslâmî bir hükümetin görevlerindendir.

1476. İslâm anlayışına göre, maddî alandaki gelişmelerden yararlanmak, sadece din ile ilgisi olmayanların tekelinde değildir; velilik ve Allah’a yakın olma kavramı da, hiçbir zaman insanlıkla ilgisini kesip manastırlara çekilmek anlamına gelmez. Hangi insan bir peygamberden daha çok Allah’a yakın olabilir? Hiçbir peygamber, dünya ile ilişkilerini koparıp bir kenara çekilmeyi uygun görmemiştir. İdeal olan, bir İran atasözünün de belirttiği gibi, bâ hâme ve bî hame (herkesle birlikte ama yalnız) olmak, başka bir deyişle insanlar arasında yaşarken aynı zamanda sadece Allah’ı düşünmektir
 
Similar threads

Similar threads

Üst Alt