Kabe'nin Tarihi

Hamidullah

Yönetici

Yönetici
Tem 13, 2014
2,497
T. C.
KÂBE'NİN TARİHİ
[float=right]
[/float]
İslam tarihinde Kâbe'nin tarihinin Hz. Adem A.S. ile birlikte başladığı kabul edilmiştir. Hz. Adem A.S.'dan itibaren günümüze kadar defalarca kez yeniden inşa edilen ve onarımlar gören Kabe'nin tarihçesini Hz. İbrahim A.S.'dan itibaren dilimiz döndüğünce anlatmaya çalıştık.

HZ. İBRAHİM VE KÂBE

Hz. İbrahim'in zamanında, Mezopotamya Ovasında yaşayan kavimler taştan ve ağaçtan heykelcikler yapıyor ve bunlara tapıyorlardı. Hz. İbrahim, kavminin taptığı bu sahte ilahlara tapmayı reddetmiş ve sadece tek ilah olan Allah'a inanmıştı. Kavmine de putlara tapmamalarını, kâinatın yaratıcısı yüce Allah'a inanmalarını sürekli olarak anlatıyordu. Ancak başta babası Azer olmak üzere kavmi Hz. İbrahim’e inanmayıp inkâr etmişlerdi. Kuran'ı Kerim'de bu durum şöyle anlatılır.

İbrahim, babası Azer'e şöyle demişti:

Sen putları (kendine) ilahlar mı ediniyorsun? Doğrusu, ben seni ve kavmini apaçık bir sapıklık içinde görüyorum." (Enam Suresi, 74)

Hz. İbrahim bir gün kavminin taptığı putları kırmış ve onların hiçbir işe yaramadığını göstermeye çalışmıştı. Buna çok kızan Babil halkı Hz. İbrahim'i yakalayarak Nemrut'a teslim etmişti.


Kâbe'nin Yapılışı

Hz. İbrahim, Nemrut'un ateşinden ve zulmünden Allah'ın verdiği mucize ile kurtulduktan sonra ailesini de yanına alarak göç eder. Şam ve Mısır'da bir süre kaldıktan sonra Mekke civarında bir yere gelir. Burada Allah'tan gelen vahiy üzerine konaklayarak, bir ev inşa eder. İşte o ev bugün Müslümanların kıblesi olan ve yeryüzünün ilk mabedi olan kutsal Kâbe’dir. Bu durum Kuran'da şöyle bildirilmektedir:
[float=left]
[/float]
"Hani Biz İbrahim'e Beytullah'ın yerini belirlediğimiz zaman şöyle emretmiştik. Bana hiç bir şeyi ortak koşma, benim mabedimi tavaf edenler, kıyam edenler, rükûa ve secdeye varanlar için evimi (Kâbe’yi) tertemiz tut." (Hac Suresi, 26)
Bu mübarek ayette Hz. İbrahim'in Kâbe’yi yeniden inşa etmesi ve Kâbe’yi ziyaret edenler için temiz ve güvenli bir şekilde tutması için görevlendirildiği bildiriliyor.

Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail’in Kâbe’yi inşa etmeleri Bakara Suresinde ise şöyle bildirilir.

İbrahim, İsmail ile birlikte Beytullah'ın (Kâbe’nin) temellerini yükseltiyor.(Bakara Suresi 127)

Ayette İbrahim A.S. ve İsmail A.S. tarafından Kâbe’nin temellerinin yükseltildiğinin belirtilmesi, Kâbe’nin ilk olarak Hz. İbrahim tarafından inşa edilmediğini göstermektedir.

Bu ayetin ışığında, İslam'da genel görüş olarak Kâbe'nin ilk olarak Hz. Adem tarafından yapıldığı ancak ondan geriye sadece temellerinin kaldığı, sonra Hz. Şit Peygamber tarafından yeniden inşa edildiği ve Nuh Tufanı sırasında kumlara gömüldüğü ve sonrasında ise ayette belirtildiği üzere Hz İbrahim’in Allah’ın emri ile Kabe’nin bulunduğu yere gittiği ve Kabe’nin temellerini bularak o temeller üzerine bugünkü mevcut Kabe’yi inşa ettiği kabul edilmiştir.

Kâbe’nin Tarihçesi

Hz. İbrahim Kâbe'yi yaklaşık olarak dörtgen şeklinde inşa etmişti. Hz. İbrahim sonrasında yıkılan ve harap olan Kâbe, önce Curhum Kabilesi tarafından daha sonrasında Amalikler Kabilesi tarafından yeniden inşa edilmiştir.

Kâbe'nin muhafızlığı, hicretten önce ikinci yüzyılda Peygamberimizin atalarından Kusay b. Kilab'ın eline geçince, harap durumdaki Kâbe’yi yıkıp yeniden sağlam bir şekilde inşa etmiştir.


PEYGAMBERİMİZİN DÖNEMİ


Miladi 605 yılında meydana gelen fırtına ve sel sonucunda Kâbe yıkılmıştı. Kureyşliler Kâbe’yi yeniden inşa ettiler, sıra Hacer-ül Esved 'in yerleştirilmesine gelince, onu yerine koyma onuruna kimin sahip olacağı hususunda aralarında ihtilaf çıktı. Kureyşin ileri gelenleri toplandılar ve aralarında uzlaşarak Hz. Muhammed'in (S.A.V.) hakemliğine başvurmaya karar verdiler.
Peygamberimiz (S.A.V.) o sırada otuz beş yaşındaydı ve henüz Peygamberlik gelmemişti. Kureyşliler onu akıllı, ileri görüşlü, doğru biri olarak biliyorlardı ve Hacer-ül Esved’i yerine koyması için onu seçmişlerdi. Kureyşliler bu isteklerini Hz Muhammed'e bildirdiler, o da bu isteği kabul etti.

Hacer-ül Esved’in bugün durduğu yere sevgili Peygamberimiz yerleştirmiştir. Kureyşliler Kâbe’yi bugünkü şekil üzerine tek kapılı olarak inşa etmişler ve Hicr-i İsmail’i dışarıda bırakmışlardır.


EMEVİLER DÖNEMİ

Kâbe, Emeviler dönemine kadar bu şekilde kaldı. Emeviler döneminde sahabelerden Abdullah b. Zübeyr, Emevi halifesi Yezid b.Muaviye'ye biat etmemiş ve ona karşı çıkarak Mekke ve Medine’de hilafetini ilan etmişti.

Bunun üzerine Emevi Halifesi Muaviye, İbn-i Zübeyr’e karşı savaş ilan etmiş ve bu savaşta Kâbe mancınık atışlarından dolayı isabet almış ve bir bölümü yıkılmıştır.

Muaviye'ye karşı galip gelen İbn-i Zübeyr, savaştan sonra harap olan Kâbe'yi tamamen yıkmış ve yeniden inşa etmiştir. Öncekinden farklı olarak Hacer-ül Esved Kâbe içine alındı, Hicr-i İsmail Kâbe'ye dâhil edildi ve karşı duvarda bir kapı daha açılarak Kâbe çift kapılı hale getirildi. Kâbe'nin onarımı Hicri 64/Miladi 683 yılında tamamlandı ve üzeri halis ipek kumaş ile örtüldü.

Hicri 72/Miladi 691 yılında, beşinci Emevi Halifesi Abdulmelik b. Mervan, Mekke’yi tekrar ele geçirmek için komutanlarından Haccac b.Yusuf'u Mekke'ye gönderdi.
Mekke'de karşılaşan Haccac ile İbn-i Zübeyr arasında çıkan savaşta İbn-i Zübeyr yenildi ve öldürüldü. Haccac, Kâbe'ye girdi ve İbn-i Zübeyr'in Kabe’de yaptığı değişiklikleri gördü ve bunları Halife Mervan'a bildirdi.

Halife Mervan, Kâbe'nin derhal eski haline döndürülmesini emretti. Bunun üzerine Haccac, Kâbe'yi Kureyş'in attığı temel üzerinden yeniden inşa etti. Hacer-ül Esved’i eski yerine koydurdu, Batıya bakan kapıyı kapatarak Kabe'yi tekrar tek kapılı hale getirdi. Hicr-i İsmail’i dışarıda bıraktı. Ayrıca Kâbe’nin çatısına bir yağmur oluğu yaptırdı.


Osmanlı Dönemi

Hicri 960/1553 tarihinde Osmanlı Sultanlarından Kanuni Sultan Süleyman tahta gelince, Kâbe'nin yıpranan çatısını onardı. Haccac’ın yaptırdığı oluğu, Gümüş Oluk olarak değiştirdi.

Kâbe'nin etrafını çeviren ve Kâbe yüksekliğini aşmayan sayıları 500'ü bulan kubbeli revaklar Sultan II. Selim (1566-1574) zamanında yapılmış, planlarını ise Mimar Sinan hazırlamıştır. Osmanlı atalarımızdan Kâbe’de kalan bu son mirası da Suudi Hükümeti yıkmaya çalışıyor. İnşallah bu emellerine nail olamazlar.


Sultan I. Ahmed Hicri
1021/1612 yılında, Kâbe’nin büyük oranda yıpranmış yapısını desteklemek için payandalar ve üzerine bir demir kemerle çevirerek yapıyı sağlamlaştırdı. Kâbe’nin çatısının büyük bölümü değiştirildi, duvarlarındaki hasar onarıldı. Kâbe’nin yağmur oluğu altın işlemeli olarak yenilendi. Kâbe’nin tavanını tutan üç ahşap sütun altın ve gümüş ile süslendi.

Hicri 1040/1630 yılında Kâbe büyük bir fırtınaya maruz kalmış ve duvarlarından ikisi yıkılmıştır. Bunun üzerine Sultan Dördüncü Murat, Kâbe’nin en son ve büyük onarımını gerçekleştirmiştir. Kâbe’nin bütün duvarları yıkılmış, sadece Hacer-ül Esved yerinde bırakılmış ve orijinaline sadık kalınarak 6 ay içinde yeniden inşa edilmiştir. Şimdiki mevcut bina bu tarihte inşa edilen yapıdır.

Sultan Abdülmecit Han, Hicri 1273/1857 tarihinde Kâbe’nin çatısına konması için altın bir oluk göndermiştir. Bugünkü Altınoluk Sultan Abdülmecit’in gönderdiği oluktur.


Suudi Dönemi
Suudi Hükümeti ise çeşitli dönemlerde Kâbe’de ve çevresinde yenileme ve büyütme çalışmaları yapmıştır. Kâbe’de sadece Hz. İbrahim makamı bırakılarak diğer tüm yapılar (Minber, Kütüphane, Muvakkitname, Zemzem Binası) daha kolay tavaf yapılabilmesi amacıyla kaldırılmıştır.

2000'li yıllarda safa ile merve tepeleri yeniden düzenlenmiş ve sa'y alanı büyütülmüştür.

2012 yılında ise tavaf alanı yetersiz kalan Kabe'nin çevresindeki Osmanlı revakları yıkılarak geri çekilmesi suretiyle tavaf alanını büyütme çalışmalarına başlanmış ve halen devam etmektedir.

Kabe’nin Yapısı
[float=right]
[/float]
Kâbe’nin duvarları Mekke tepelerinden getirilen toplam 1614 adet siyah taştan yapılmıştır. 25 cm yükseklikte ve 30 cm kadar çıkıntılı bir mermer kaide üzerinde bulunmaktadır.

Kâbe kapısının bulunduğu duvarın boyu 12 metre, yan duvarları 10 metredir. Yerden yaklaşık 2,5 m yükseklikte bulunan Kâbe kapısı, yer yer gümüş kaplamalı olup altın yaldızlarla süslüdür Bu kapıya daraç denen, tekerlekli özel bir merdivenle çıkılır.


Kabe'nin İçi
[float=right]
[/float]
Kâbe’nin tabanı ve duvarları beyaz ve yeşil mermerler ile kaplıdır. Kapıdan içeri girdiğinizde tam karşısındaki duvarda 9 oyma ve 1 adet altın olmak üzere toplam 10 kabartma levha vardır. Altın kabartmalı ve üzerinde ayetler olan levha aslında bir kapı ve Kâbe’nin çatısına çıkan merdivene açılmaktadır.

Kâbe’nin içi 145 metrekare bir alana sahip olup tavanı üç ahşap sütun üzerine oturtulmuştur. Ahşap sütunlar arasında altın ve gümüş kandiller asılıdır. Kâbe’nin içinde ayrıca işlemeli tahta bir sandık, tütsü ocağı ve metal zemzem ibrikleri vardır. Kâbe’nin içinde kıble söz konusu olmadığı için her yöne namaz kılınabilmektedir.


KÂBE KÖŞELERİ

[float=left]
[/float]
Kâbe köşeleri rükün olarak adlandırılır. Kuzey köşesine(Irak tarafını gösterir) Rükn-ül Iraki, batı köşesine(Şam tarafını gösterir) Rükn-ül Şami, güney köşesine(Yemen tarafını gösterir) Rükn-ül Yemani, Hacerül Esved'in bulunduğu doğu köşesinede Rükn-ül Hacer-ül Esved denir.
Doğu köşesinde, yerden 1,5 m yükseklikte Hacer-ül-Esved(Kara Taş) vardır. Hacer-ül-Esved ile Kâbe kapısı arasında kalan kısma El Mültezem denir. Kâbe’nin kuzey köşesi ile batı köşesi arasında Altınoluk bulunur. Kuzeybatı duvarının karşısında El Hatim adı verilen daire biçiminde bir duvar daha vardır. İsmail peygamber ile annesi Hacer'in mezarları olduğu rivayet edilen bu alana Hicr-i İsmail denir

Kâbe’nin duvarları, Sitare adı verilen örtü ile örtülüdür. Osmanlı hükümdarları, Kâbe örtüsünü özel olarak Mısır'da dokutur, bordürlere sırma ile Kuran’dan ayetler işletir ve Sürre Alayı denen bir kervanla Mekke'ye gönderirlerdi
.

ALLAH(CC) hepsinden razı olsun…
 
Üst Alt