İtteqü
îtteqû, beş şekilde tefsir edilir:
1. Ittegû [ittiqa edin], huşu duyun manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Ey insanlar! Rabbinize ittiqâ edin {yani, Rabbinize huşu duyun}! (Nisâ/1)
Ey insanlar! Rabbinize ittiqâ edin {yani, Rabbinize huşu duyun}; doğrusu Saat'in zelzelesi çok dehşetli bir şeydir. (Hacc/1)
Hani kardeşleri Hûd onlara, "İttiqâ etmez misiniz" {yani, Allah'a huşu duymaz mısınız}? demişti. (Şu'arâ/124)
(Nûh, kavmine şöyle demişti): "Ittiqâ etmez misiniz" {yani, Allah'a huşu duymaz mısınız}'? (Şu'arâ/106)
(Salih, kavmine şöyle demişti): "İttiqâ etmez misiniz" {yani, Allah'a huşu duymaz mısınız}? (Şu'arâ/142)
(Lût, kavmine şöyle demişti): "İttiqâ etmez inisiniz" {yani, Allah'a huşu duymaz mısınız}? (Şu'arâ/161)
(Şu'ayb, kavmine şöyle demişti): "İttiqâ etmez misiniz" {yani, Allah'a huşu duymaz misinizi? (Şu'arâ/177)
İbrahim'i (de rasûl olarak gönderdik). Hani o kavmine şöyle demişti: "Allah'a ibâdet edin ve O'na ittiqâ edin" {yani, O'na huşu duyun!. (Ankebût/16)
2. İttegû, ibâdet edin manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Uyarın ki: Benden başka ilah yoktur. O halde Bana ittiqâ {yani, ibâdet} edin! (Nahl/2)
Öyle iken Allah'ın gaynsına mı ittiqâ ediyorsunuz (yani, Allah'tan başkasına mı ibâdet ediyorsunuz I hâlâ Allah'a ibâdet etmeyecek misiniz}1? (Nahl/52)
Sizin O'ndan gayrı ilahınız yoktur. Öyle iken ittiqâ {yani, ibâdeti etmez misiniz? (Mü'minûn/23)
Ben sizin 'Rabbinizim; öyleyse Bana ittiqâ (yani, ibâdet} edin![167] (Mü'minûn/52)
Fir'avn kavmine (git). Hâlâ ittiqâ {yani, ibâdet} etmeyecekler mi? (Şu'arâ/11)
3. Ittequllâhe [Allah'a ittigâ edin] ibaresi, Allah'a isyan etmeyin anlamında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Evlere kapılarından gelin ve Allah'a ittiqâ edin (yani, size verdiği emirler hususunda O'na isyan etmeyin}! (Bakara/189)
4. et-Taqvâ, teuhîd anlamında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Allah'a ittikâ edin {yani, Allah'ı birleyin} diye tavsiye ettik. Eğer küfrederseniz, şüphesiz göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. (Nisâ/131)
Allah onların kainlerini taqvâ {yani, teuhîd} için imtihan etmiştir. (Hucurât/3)
5. et-Taqvâ, ihlâs anlamında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Şüphesiz ki o, kalblerin taqvâsmdandır {yani, kalble-rin ihlâsındandır}. (Hacc/32)
îtteqû, beş şekilde tefsir edilir:
1. Ittegû [ittiqa edin], huşu duyun manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Ey insanlar! Rabbinize ittiqâ edin {yani, Rabbinize huşu duyun}! (Nisâ/1)
Ey insanlar! Rabbinize ittiqâ edin {yani, Rabbinize huşu duyun}; doğrusu Saat'in zelzelesi çok dehşetli bir şeydir. (Hacc/1)
Hani kardeşleri Hûd onlara, "İttiqâ etmez misiniz" {yani, Allah'a huşu duymaz mısınız}? demişti. (Şu'arâ/124)
(Nûh, kavmine şöyle demişti): "Ittiqâ etmez misiniz" {yani, Allah'a huşu duymaz mısınız}'? (Şu'arâ/106)
(Salih, kavmine şöyle demişti): "İttiqâ etmez misiniz" {yani, Allah'a huşu duymaz mısınız}? (Şu'arâ/142)
(Lût, kavmine şöyle demişti): "İttiqâ etmez inisiniz" {yani, Allah'a huşu duymaz mısınız}? (Şu'arâ/161)
(Şu'ayb, kavmine şöyle demişti): "İttiqâ etmez misiniz" {yani, Allah'a huşu duymaz misinizi? (Şu'arâ/177)
İbrahim'i (de rasûl olarak gönderdik). Hani o kavmine şöyle demişti: "Allah'a ibâdet edin ve O'na ittiqâ edin" {yani, O'na huşu duyun!. (Ankebût/16)
2. İttegû, ibâdet edin manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Uyarın ki: Benden başka ilah yoktur. O halde Bana ittiqâ {yani, ibâdet} edin! (Nahl/2)
Öyle iken Allah'ın gaynsına mı ittiqâ ediyorsunuz (yani, Allah'tan başkasına mı ibâdet ediyorsunuz I hâlâ Allah'a ibâdet etmeyecek misiniz}1? (Nahl/52)
Sizin O'ndan gayrı ilahınız yoktur. Öyle iken ittiqâ {yani, ibâdeti etmez misiniz? (Mü'minûn/23)
Ben sizin 'Rabbinizim; öyleyse Bana ittiqâ (yani, ibâdet} edin![167] (Mü'minûn/52)
Fir'avn kavmine (git). Hâlâ ittiqâ {yani, ibâdet} etmeyecekler mi? (Şu'arâ/11)
3. Ittequllâhe [Allah'a ittigâ edin] ibaresi, Allah'a isyan etmeyin anlamında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Evlere kapılarından gelin ve Allah'a ittiqâ edin (yani, size verdiği emirler hususunda O'na isyan etmeyin}! (Bakara/189)
4. et-Taqvâ, teuhîd anlamında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Allah'a ittikâ edin {yani, Allah'ı birleyin} diye tavsiye ettik. Eğer küfrederseniz, şüphesiz göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. (Nisâ/131)
Allah onların kainlerini taqvâ {yani, teuhîd} için imtihan etmiştir. (Hucurât/3)
5. et-Taqvâ, ihlâs anlamında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Şüphesiz ki o, kalblerin taqvâsmdandır {yani, kalble-rin ihlâsındandır}. (Hacc/32)