U'budû
U'budû ve 'ibâdet üç şekilde tefsir edilir:
1. U'budû [ibâdet edin], tevhid edin / birleyin anlamına gelir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Allah'a ibâdet edin [a'budû] {(yani, Allah'ı birleyin)};' sizin için O'nun gayrı bir ilah yoktur. (A'râf/59)
Salih de kavmine aynı şeyleri söylemiştir.[172]
Allah'a ibâdet edin [a'bûdû] (yani, Allah'ı tevhid edin-/birleyin}, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın! (Nisâ/36)
Allah'a ibâdet edin [a'budû] (yani, O'nu tevhid edin-jbirleyin}, O'na ittika edin! (Nûh/3)
2. Ya'budûne [ibâdet ederler] ibaresi, itaat ederler manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
O gün onların hepsini haşredecek/bir araya getirecek, sonra da meleklere diyecek ki: "Bunlar size mi ibâdet (yani, şirk hususunda size mi itaat} ediyorlardı." Diyecekler ki: "Seni tenzih ederiz, onlara karşı bizim velîmiz Sensin. Aksine onlar cinlere ibâdet (yani, bizlere ibâdet etmekle şeytanlara itaat} ediyorlardı." (Sebe'/40-41)
Biz Sana teberri ediyoruz. Onlar bize ibâdet (yani, şirk hususunda bize itaati etmiyorlardı. (Kasas/63)
Size ahd vermedim ini: "Ey Ad em oğulları! Şeytana ibâdet {yani, şirk hususunda itaat! etmeyin!" diye?! (Yâ-Sîn/60)
3. el-'Ibâd, mülk altındakiler [kullar, köleler] manasına gelir; şu âyetlerde olduğu gibi:
(Tarafımdan tebliğ edip) de ki: "Ey nefisleri aleyhine haddi aşan 'ıbâdım" {yani, mülkiyetim, altındakiler [kölelerim I kullarım]}... (Zümer/53)
O'na 'ıbâdmdan {yani, mülkiyeti altındakilerden [kölelerinden I kullarından]} bir cüz yaptılar. (Zuhruf/15)
'Ibâdınızdan {yani, tnülkiyetiniz altındakilerden [kölelerinizden]} de sâlihleri... (Nûr/32)
U'budû ve 'ibâdet üç şekilde tefsir edilir:
1. U'budû [ibâdet edin], tevhid edin / birleyin anlamına gelir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Allah'a ibâdet edin [a'budû] {(yani, Allah'ı birleyin)};' sizin için O'nun gayrı bir ilah yoktur. (A'râf/59)
Salih de kavmine aynı şeyleri söylemiştir.[172]
Allah'a ibâdet edin [a'bûdû] (yani, Allah'ı tevhid edin-/birleyin}, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın! (Nisâ/36)
Allah'a ibâdet edin [a'budû] (yani, O'nu tevhid edin-jbirleyin}, O'na ittika edin! (Nûh/3)
2. Ya'budûne [ibâdet ederler] ibaresi, itaat ederler manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
O gün onların hepsini haşredecek/bir araya getirecek, sonra da meleklere diyecek ki: "Bunlar size mi ibâdet (yani, şirk hususunda size mi itaat} ediyorlardı." Diyecekler ki: "Seni tenzih ederiz, onlara karşı bizim velîmiz Sensin. Aksine onlar cinlere ibâdet (yani, bizlere ibâdet etmekle şeytanlara itaat} ediyorlardı." (Sebe'/40-41)
Biz Sana teberri ediyoruz. Onlar bize ibâdet (yani, şirk hususunda bize itaati etmiyorlardı. (Kasas/63)
Size ahd vermedim ini: "Ey Ad em oğulları! Şeytana ibâdet {yani, şirk hususunda itaat! etmeyin!" diye?! (Yâ-Sîn/60)
3. el-'Ibâd, mülk altındakiler [kullar, köleler] manasına gelir; şu âyetlerde olduğu gibi:
(Tarafımdan tebliğ edip) de ki: "Ey nefisleri aleyhine haddi aşan 'ıbâdım" {yani, mülkiyetim, altındakiler [kölelerim I kullarım]}... (Zümer/53)
O'na 'ıbâdmdan {yani, mülkiyeti altındakilerden [kölelerinden I kullarından]} bir cüz yaptılar. (Zuhruf/15)
'Ibâdınızdan {yani, tnülkiyetiniz altındakilerden [kölelerinizden]} de sâlihleri... (Nûr/32)