Şiya’an
Şiyaan, beş şekilde tefsir edilir:
1. Şiya'an kelimesi, ayırmak, grup grup yapmak, fırka fırka yapmak anlamında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Dînlerini terikaya düşürüp/ayırıp şiy'a şiy'a olanlar
{yani, Yahudi, Hristiyan, Sabii, Mecusi gibi fırka ve hizibler oluşturanlar) var ya... (En'âm/159)
Ve müşriklerden olmayın. Onlar ki dînlerini tefrikaya düşürmüş/ayırmış ve şiy'a şiy'a olmuşlardır (yani, hizib ve fırkalar oluşturmuşlardır}. (Rûm/31-32)
Şüphe yok ki Fir'avn o arzda üstünlük sağlamaya kalkıştı ve onun ahalisini şiy'a şiy'a yaptı (yani, biri Kiptiler, diğeri İsrâîloğullan olmak üzere fırkalara ayırdı}, (Kasas/4)
Andolsun ki senden önce, evvelkilerin şiy'aları {yani, evvelkilerin fırkaları: Nûh kavmi, Hûd kavmi ve diğer ümmetler} içinde de (rasûller) gönderdik. (Hicr/10)
2. eş-Şiya' lafzı, ceyş [taraftar, yandaş, kavimdaş] manasında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
{Mûsâ} orada dövüşen iki adam (yani, iki kâfir[132] buldu. Bu kendi Şia'sından (yani, isrâîloğullan'ndan\, bu ise düşmanından (yani, diğeri ise o'nun düşmanından bir Kıptî} idi. Kendi şî'asmdan (yani, kendi ceyşinden [kavminden I taraftarından]; Musa'nın cey-şinden [kavminden I taraftarından]} olan kişi, düşmanından olan kimseye (yani, o Kıpiîye] karşı kendisinden istiğâse taleb etti. (Kasas/15)
3. eş-Şiya' ile, ehl-i Mekke kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Andolsun ki siyalarınızı [eşyâ'a] helak ettik (ey ehl-i Mekke}. (Kamer/51)
Bundan önce siyalarına (yani, ehl-i Mekkefnin siya1-larına)} yapıldığı gibi... (Sebe'/54)
Sonra her şiya'dan (yani, ehl-i Mekke(nin her şiya'-sın)dan)j... (Meryem/69)
Şüphesiz İbrâhîm de o'nun şiya'smdan {yani, o'nun milletinin ehlinden; İbrahim de Nuh'un milletinden} idi. (Sâffât/83)
4. Teşî'u lafzı, şuyû' bulma, intişar etme, yayılma manasında kullanılır,[133] ki şu âyette böyledir:
Şüphesiz ki, o fahişenin {yani, iğrenç I çirkin şeylerin: (zina iftirasının)} îmân edenler içinde teşyi' olmasını (yani, yayılmasını I intişar etmesini I şüyu' bulmasını} sevenler... (Nûr/19)
5. Şiya'an lafzı, muhtelif hevalar(ın peşinden gitmek) manasında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Yahut sizi şiya'lar (yani, muhtelif hevalardn, yanlış görüşlerin, fırkaların peşinden gidenler)} halinde birbirinize katıp... (En'âm/65)
Şiyaan, beş şekilde tefsir edilir:
1. Şiya'an kelimesi, ayırmak, grup grup yapmak, fırka fırka yapmak anlamında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Dînlerini terikaya düşürüp/ayırıp şiy'a şiy'a olanlar
{yani, Yahudi, Hristiyan, Sabii, Mecusi gibi fırka ve hizibler oluşturanlar) var ya... (En'âm/159)
Ve müşriklerden olmayın. Onlar ki dînlerini tefrikaya düşürmüş/ayırmış ve şiy'a şiy'a olmuşlardır (yani, hizib ve fırkalar oluşturmuşlardır}. (Rûm/31-32)
Şüphe yok ki Fir'avn o arzda üstünlük sağlamaya kalkıştı ve onun ahalisini şiy'a şiy'a yaptı (yani, biri Kiptiler, diğeri İsrâîloğullan olmak üzere fırkalara ayırdı}, (Kasas/4)
Andolsun ki senden önce, evvelkilerin şiy'aları {yani, evvelkilerin fırkaları: Nûh kavmi, Hûd kavmi ve diğer ümmetler} içinde de (rasûller) gönderdik. (Hicr/10)
2. eş-Şiya' lafzı, ceyş [taraftar, yandaş, kavimdaş] manasında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
{Mûsâ} orada dövüşen iki adam (yani, iki kâfir[132] buldu. Bu kendi Şia'sından (yani, isrâîloğullan'ndan\, bu ise düşmanından (yani, diğeri ise o'nun düşmanından bir Kıptî} idi. Kendi şî'asmdan (yani, kendi ceyşinden [kavminden I taraftarından]; Musa'nın cey-şinden [kavminden I taraftarından]} olan kişi, düşmanından olan kimseye (yani, o Kıpiîye] karşı kendisinden istiğâse taleb etti. (Kasas/15)
3. eş-Şiya' ile, ehl-i Mekke kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Andolsun ki siyalarınızı [eşyâ'a] helak ettik (ey ehl-i Mekke}. (Kamer/51)
Bundan önce siyalarına (yani, ehl-i Mekkefnin siya1-larına)} yapıldığı gibi... (Sebe'/54)
Sonra her şiya'dan (yani, ehl-i Mekke(nin her şiya'-sın)dan)j... (Meryem/69)
Şüphesiz İbrâhîm de o'nun şiya'smdan {yani, o'nun milletinin ehlinden; İbrahim de Nuh'un milletinden} idi. (Sâffât/83)
4. Teşî'u lafzı, şuyû' bulma, intişar etme, yayılma manasında kullanılır,[133] ki şu âyette böyledir:
Şüphesiz ki, o fahişenin {yani, iğrenç I çirkin şeylerin: (zina iftirasının)} îmân edenler içinde teşyi' olmasını (yani, yayılmasını I intişar etmesini I şüyu' bulmasını} sevenler... (Nûr/19)
5. Şiya'an lafzı, muhtelif hevalar(ın peşinden gitmek) manasında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Yahut sizi şiya'lar (yani, muhtelif hevalardn, yanlış görüşlerin, fırkaların peşinden gidenler)} halinde birbirinize katıp... (En'âm/65)