Sırr
Sırr, dört manada tefsir edilir:
1. Sırr kelimesi, soğuk / şiddetli soğuk manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Bir rüzgar ki, onda bir sırr (yani, soğuk, şiddetli bir soğuk} var; kendilerine zulmeden bir kavmin ekinine isabet etmiş... (Âl-i İmrân/117)
Onların üzerine sarsar (yani, soğuğu şiddetli} bir rüzgâr {-bu da, ed-debur'dur-}[104] gönderdik. (Fussi-let/16)
Bunun bir benzeri de Hakka[105] ve Kamer[106] sûresin dedir.
2. Sırr lafzı, zenbfgünah üzerinde ısrar, yani onu sürdürüp devam ettirmek anlamında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Onlar ki, bir fahişe işledikleri yahut nefislerine zulmettikleri vakit... hem onlar, yaptıklarında bile bile ısrar etmezler {yani, onlar -kasıt, ehl-i tevhîd'tir-yaptıkları ma'siyeti sürdürüp gitmezler!. (Al-i İmrân/135)
O azîm hıns üzerinde ısrar ederlerdi {yani, o zenb I günah -kasıt, şirktir- üzere devam ederlerdi} (Vâkıa/46)
Israr ettiler {yani, şirk Üzere devam ettiler} ve büyük-lendiler {yani, büyüklendikçe büyüktendiler}. (Nûh/7)
3. Sarre kelimesi, sayha [bağırtı, çığlık] manasında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Bunun üzerine karısı, bir sarre içinde {yani, bir sayha ile/bir çığlık atarak} ilerledi de yüzüne çarparak... (Zârîyât/29)
4. Sırr kelimesi, koparına, parçalama, kesme anlamında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Onları kendine sırr eyle {yani, onları parçala}![107] (Bakara/260)
Sırr, dört manada tefsir edilir:
1. Sırr kelimesi, soğuk / şiddetli soğuk manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Bir rüzgar ki, onda bir sırr (yani, soğuk, şiddetli bir soğuk} var; kendilerine zulmeden bir kavmin ekinine isabet etmiş... (Âl-i İmrân/117)
Onların üzerine sarsar (yani, soğuğu şiddetli} bir rüzgâr {-bu da, ed-debur'dur-}[104] gönderdik. (Fussi-let/16)
Bunun bir benzeri de Hakka[105] ve Kamer[106] sûresin dedir.
2. Sırr lafzı, zenbfgünah üzerinde ısrar, yani onu sürdürüp devam ettirmek anlamında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Onlar ki, bir fahişe işledikleri yahut nefislerine zulmettikleri vakit... hem onlar, yaptıklarında bile bile ısrar etmezler {yani, onlar -kasıt, ehl-i tevhîd'tir-yaptıkları ma'siyeti sürdürüp gitmezler!. (Al-i İmrân/135)
O azîm hıns üzerinde ısrar ederlerdi {yani, o zenb I günah -kasıt, şirktir- üzere devam ederlerdi} (Vâkıa/46)
Israr ettiler {yani, şirk Üzere devam ettiler} ve büyük-lendiler {yani, büyüklendikçe büyüktendiler}. (Nûh/7)
3. Sarre kelimesi, sayha [bağırtı, çığlık] manasında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Bunun üzerine karısı, bir sarre içinde {yani, bir sayha ile/bir çığlık atarak} ilerledi de yüzüne çarparak... (Zârîyât/29)
4. Sırr kelimesi, koparına, parçalama, kesme anlamında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Onları kendine sırr eyle {yani, onları parçala}![107] (Bakara/260)