Fevq
Fevq, dokuz şekilde tefsir edilir:
1. Fevq kelimesi, daha büyük manasında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Doğrusu Allah bir sivrisineği, hatta onun fevqıni {yani, ondan daha büyük olan bir şeyi}[46] mesel darbetmekten çekinmez. (Bakara/26)
2. Fevq lafzı, efdaljdaha üstün manasında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Allah'ın eli, onların elinin fevqmdedir {yani, Allah'ın onlara yaptıkları, Hudeybiye Günü onların yaptıkları biat işinden daha üstündür}. (Feth/10)
3. Fevq kelimesi, menzil ve Allah'a yakınlık itibariyle üstünlük manasında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Halbuki o ittiqa edenler, Kıyamet Günü {yani, Allah'a yakınlık ve O'nu?ı indindeki menzilleri itibariyle} onların fevqındedir {yani, kâfirlerin üstündedir}. (Bakara/212)
4. Fevq lafzı, daha çok I daha fazla manasında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Eğer kadınlar ikiden fevqa {yani, çok I fazla} iseler... (Nisâ/11)
5. Fevq kelimesi, 'ala [üzerinde i üstünde] manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Bazınızı (yani, zenginleri} derecelerle bazınızın (yani, fakirlerin} fevqme ref etti {yani, dünyadaki rızk hususunda zenginleri fakirlerdin üstüne i üzerine yükseltti /çıkardı}. (En'âm/165)
Bazınızı derecelerle bazınızın fevqme ref ettik (yani, dünyadaki üstünlükler hususunda kiminizi kiminizin üzerine çıkardık I yükselttik}. (Zuhruf/32)
6. Feuq, zafer manasında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Sana tâbi olanları, o küfredenlerin fevqınde (yani, dünyada zafer hususunda üstünde I üzerinde} kılacağım; Kıyamet Günü'ne kadar. (Âl-i İmrân/55)
7. Fevq, başlarının üstüne I üzerine manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
O tûr'u (yani, o dağı} da fevqmize {yani, başlarınızın fevqıne [üstüne I üzerine]} ref etmiştik. (Bakara/3)
Bunun bir benzeri de A'râf sûresindedir.[47]
Onlar için, fevqlerinden (yani başlarının fevgınden [üstünden I üzerinden]} ateşten zuleller ... vardır. (Zü-mer/16)
Onun fevqınden (yani, arzın üzerine} onda ağır baskılar yaptı. (Fussilet/10)
Arzın fevqmden (yani, yerin üstünden I üzerinden} cüsselenmiş... (İbrâhîm/26)
Ben kendimi gördüm ki, başımın fevqmde (yani, başımın üstünde I üzerinde} ekmek taşıyorum... (Yûsuf/36)
8. Feuq kelimesiyle, Ahzâb Günü doğu tarafından,
vadinin yukarı kısmından gelenler kasdedilmiştir; şu âyette olduğu gibi:
Hani onlar (yani, Ahzâb ordusunu teşkil edenle?'} size hem fevqmizden (yani, sabah aydınlığının geldiği doğu tarafındaki vadinin üst kısmından} ... gelmişlerdi. (Ahzâb/10)
9. Feuq kelimesi, sultan [saltanat/kudret] ve kahr Ikahredicüik anlamında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
O, kullarının fevqınde qâhirdir (yani, O'nun sultânı-Isaltanatı, egemenliği ve emri, kullarının saltanatının üstündedir}. (En'âm/18)
(Fir'avn dedi ki}: "(Benî-İsrail'in) oğullarım öldürür, kadınlarını sağ bırakırız. Şüphesiz biz onların fev-qmde qâhiriz (yani, benim sultânım I güç ve kuvvetini ve emrim, onların sultânının I güç ve kuvvetinin üstündedir; işte bu sultân ve mülk ile onları kahredeceğim}. (A'râf/127)
Fevq, dokuz şekilde tefsir edilir:
1. Fevq kelimesi, daha büyük manasında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Doğrusu Allah bir sivrisineği, hatta onun fevqıni {yani, ondan daha büyük olan bir şeyi}[46] mesel darbetmekten çekinmez. (Bakara/26)
2. Fevq lafzı, efdaljdaha üstün manasında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Allah'ın eli, onların elinin fevqmdedir {yani, Allah'ın onlara yaptıkları, Hudeybiye Günü onların yaptıkları biat işinden daha üstündür}. (Feth/10)
3. Fevq kelimesi, menzil ve Allah'a yakınlık itibariyle üstünlük manasında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Halbuki o ittiqa edenler, Kıyamet Günü {yani, Allah'a yakınlık ve O'nu?ı indindeki menzilleri itibariyle} onların fevqındedir {yani, kâfirlerin üstündedir}. (Bakara/212)
4. Fevq lafzı, daha çok I daha fazla manasında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Eğer kadınlar ikiden fevqa {yani, çok I fazla} iseler... (Nisâ/11)
5. Fevq kelimesi, 'ala [üzerinde i üstünde] manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Bazınızı (yani, zenginleri} derecelerle bazınızın (yani, fakirlerin} fevqme ref etti {yani, dünyadaki rızk hususunda zenginleri fakirlerdin üstüne i üzerine yükseltti /çıkardı}. (En'âm/165)
Bazınızı derecelerle bazınızın fevqme ref ettik (yani, dünyadaki üstünlükler hususunda kiminizi kiminizin üzerine çıkardık I yükselttik}. (Zuhruf/32)
6. Feuq, zafer manasında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Sana tâbi olanları, o küfredenlerin fevqınde (yani, dünyada zafer hususunda üstünde I üzerinde} kılacağım; Kıyamet Günü'ne kadar. (Âl-i İmrân/55)
7. Fevq, başlarının üstüne I üzerine manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
O tûr'u (yani, o dağı} da fevqmize {yani, başlarınızın fevqıne [üstüne I üzerine]} ref etmiştik. (Bakara/3)
Bunun bir benzeri de A'râf sûresindedir.[47]
Onlar için, fevqlerinden (yani başlarının fevgınden [üstünden I üzerinden]} ateşten zuleller ... vardır. (Zü-mer/16)
Onun fevqınden (yani, arzın üzerine} onda ağır baskılar yaptı. (Fussilet/10)
Arzın fevqmden (yani, yerin üstünden I üzerinden} cüsselenmiş... (İbrâhîm/26)
Ben kendimi gördüm ki, başımın fevqmde (yani, başımın üstünde I üzerinde} ekmek taşıyorum... (Yûsuf/36)
8. Feuq kelimesiyle, Ahzâb Günü doğu tarafından,
vadinin yukarı kısmından gelenler kasdedilmiştir; şu âyette olduğu gibi:
Hani onlar (yani, Ahzâb ordusunu teşkil edenle?'} size hem fevqmizden (yani, sabah aydınlığının geldiği doğu tarafındaki vadinin üst kısmından} ... gelmişlerdi. (Ahzâb/10)
9. Feuq kelimesi, sultan [saltanat/kudret] ve kahr Ikahredicüik anlamında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
O, kullarının fevqınde qâhirdir (yani, O'nun sultânı-Isaltanatı, egemenliği ve emri, kullarının saltanatının üstündedir}. (En'âm/18)
(Fir'avn dedi ki}: "(Benî-İsrail'in) oğullarım öldürür, kadınlarını sağ bırakırız. Şüphesiz biz onların fev-qmde qâhiriz (yani, benim sultânım I güç ve kuvvetini ve emrim, onların sultânının I güç ve kuvvetinin üstündedir; işte bu sultân ve mülk ile onları kahredeceğim}. (A'râf/127)