Qalîl
Qalîl, altı şekilde tefsir edilir:
1. Qalîl, yesîr/az manasında kullanılır; şu âyetlerde böyledir:
Onun karşılığında, qalîl bir semen fyani, dünyadan yesîr/az bir mal} almak için... (Bakara/79)
Allah'ın âyetlerini qalîl {yani, yesîr/az} bir semen {(yani, mal)} karşılığında sattılar. (Tevbe/9)
2. Qalîl kelimesi, riya ve başkalarının duyması için manasında kullanılmıştır; şu âyette böyledir:
Qalîl {yani, riyakârlık ve başkaları duysun için} ol-ı ması dışında, Allah'ı zikretmezler. (Nisâ/142)
3. el-Qalîl, hiçbir şey/bir şeyin yokluğu manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Siz qalîl şükrediyorsunuz {yani, hiç şükretmiyorsunuz}, (A'râfflO)
O ki (sizi inşâ etti), sizin için işitme, basiretler ve gönüller yaptı; fakat siz qalîl şükrediyorsunuz (yani, hiç şükretmiyorsunuz}. (Mülk/23)
Benzeri bir âyet de Nahl sûresinde bulunmaktadır.[186]
O bir şâir sözü değildir, siz qalîl îmân ediyorsunuz {yani, îmân etmiyorsunuz}; bir kâhin sözü de değildir, siz qalîl tezekkür ediyorsunuz {yani, tezekkür etmiyorsunuz}. (Hâkka/41-42)
4. Qalîl, çoğa nisbetle az manasında kullanılır; şu âyetlerde böyledir:
{Fir'avn dedi ki}: "Gerçekten bunlar fyani, Mûsâ ve o'nun beraberindekiler}, qalîl (yani, bizim sayımızın çokluğu karşısında az} bir şirzimedir/topluluktur." (Şu'arâ/54)
Fir'avn, "İsrâîloğulları, (kendileri gibi) çok kimselere göre azdır" demek istemiştir. Nitekim Musa'nın ashabı, kadın ve çocuklar da dahil 600.000 kişi iken, Fir'avn ve onun ashabı 1.000.000 savaşçıdan oluşmakta idi.[187]
Şayet üzerlerine, "Kendinizi öldürün yahut diyarınızdan çıkın!" diye yazsaydık, içlerinden qalîl müstesna {yani, diğerlerine nisbetle az olan kısmı hariç} bunu yapmazlardı. (Nisâ/66)
5. Qalîl kelimesiyle, 313 kişi kasdedilmiştir; şu âyette böyledir:
' İçlerinden qalîl {yani, Nebi'nin ashabının, Bedir Gü-lü'ndeki sayısı kadar kimse: 313 kişi}[188] hariç ondan içtiler.. (Bakara/249)
6. Qalîİ kelimesiyle, -Nuh'un gemisinin ashabı hakkındaki şu âyette- 80 kişi kasdedilmiştir:
Zaten o'nun beraberinde qalîl {yani, 4O'ı erkek, 4O'ı kadın, toplam 80 kişi}[189] dışında kimse îmân etmemişti. (Hûd/40)
Qalîl, altı şekilde tefsir edilir:
1. Qalîl, yesîr/az manasında kullanılır; şu âyetlerde böyledir:
Onun karşılığında, qalîl bir semen fyani, dünyadan yesîr/az bir mal} almak için... (Bakara/79)
Allah'ın âyetlerini qalîl {yani, yesîr/az} bir semen {(yani, mal)} karşılığında sattılar. (Tevbe/9)
2. Qalîl kelimesi, riya ve başkalarının duyması için manasında kullanılmıştır; şu âyette böyledir:
Qalîl {yani, riyakârlık ve başkaları duysun için} ol-ı ması dışında, Allah'ı zikretmezler. (Nisâ/142)
3. el-Qalîl, hiçbir şey/bir şeyin yokluğu manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Siz qalîl şükrediyorsunuz {yani, hiç şükretmiyorsunuz}, (A'râfflO)
O ki (sizi inşâ etti), sizin için işitme, basiretler ve gönüller yaptı; fakat siz qalîl şükrediyorsunuz (yani, hiç şükretmiyorsunuz}. (Mülk/23)
Benzeri bir âyet de Nahl sûresinde bulunmaktadır.[186]
O bir şâir sözü değildir, siz qalîl îmân ediyorsunuz {yani, îmân etmiyorsunuz}; bir kâhin sözü de değildir, siz qalîl tezekkür ediyorsunuz {yani, tezekkür etmiyorsunuz}. (Hâkka/41-42)
4. Qalîl, çoğa nisbetle az manasında kullanılır; şu âyetlerde böyledir:
{Fir'avn dedi ki}: "Gerçekten bunlar fyani, Mûsâ ve o'nun beraberindekiler}, qalîl (yani, bizim sayımızın çokluğu karşısında az} bir şirzimedir/topluluktur." (Şu'arâ/54)
Fir'avn, "İsrâîloğulları, (kendileri gibi) çok kimselere göre azdır" demek istemiştir. Nitekim Musa'nın ashabı, kadın ve çocuklar da dahil 600.000 kişi iken, Fir'avn ve onun ashabı 1.000.000 savaşçıdan oluşmakta idi.[187]
Şayet üzerlerine, "Kendinizi öldürün yahut diyarınızdan çıkın!" diye yazsaydık, içlerinden qalîl müstesna {yani, diğerlerine nisbetle az olan kısmı hariç} bunu yapmazlardı. (Nisâ/66)
5. Qalîl kelimesiyle, 313 kişi kasdedilmiştir; şu âyette böyledir:
' İçlerinden qalîl {yani, Nebi'nin ashabının, Bedir Gü-lü'ndeki sayısı kadar kimse: 313 kişi}[188] hariç ondan içtiler.. (Bakara/249)
6. Qalîİ kelimesiyle, -Nuh'un gemisinin ashabı hakkındaki şu âyette- 80 kişi kasdedilmiştir:
Zaten o'nun beraberinde qalîl {yani, 4O'ı erkek, 4O'ı kadın, toplam 80 kişi}[189] dışında kimse îmân etmemişti. (Hûd/40)