Mesel Nedir
Mesel, dört şekilde tefsir edilir:
1. Mesel; benzerlik, benzer şeyler I benzer durumlar anlamında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
işte o meseller (yani, benzer durumlar} var ya, Biz onları insanlar için darbediyoruz (yani, vasfediyo-ruz}. (Ankebût/43)
Allah bir mesel darbetti {yani, benzer bir durumu vasfettil. (Nahl/75, Zümer/29, Tahrîm/10)
İşte onların Tevrat'taki meseli. Onların İncil'deki meseline (yani, onların durumlarının benzerine} gelince... (Feth/29)
2. Mesel; hayat tarzı, âdet, yol, hâl ve gidiş, davranış anlamında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Yoksa siz, sizden önce geçenlerin mesel olmuş halleriyle (yani, geçmiş ümmetlerin mü'minleri için âdet olmuş hallerle} karşılaşmadan cennete gireceğinizi mi sandınız?! (Bakara/214)
Evvelkilerin meseli ({yani, halleri}) geçti. (Zuhruf/8)
Sizden önce geçenlerden bir mesel (yani, geçmiş ümmetlerden azaba uğrayanların hâlleri}... (Nûr/34)
3. Mesel, ibret anlamına kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Böylece onları bir selef ve bir mesel {yani, bir ibret} kıldık; sonrakiler {yani, onların ardından gelecekler} için. (Zuhruf/56)
Doğrusu o [îaâ], başka değil, kendisine nimet verdiğimiz bir kuldur ve Biz o'nu İsrâîloğulları'na bir mesel (yani, ibret} kıldık. (Zuhruf/59)
4. Mesel, azâb anlamına kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Her birine {yani, geçmişteki ümmetlerin her birine} meseller darbetmiştik {yani, dünyada başlarına inecek azabı vasfetmiştik /anlatmıştık}. (Furkân/39)
Size meseller de darbettik (yani, geçmiş ümmetlerin başına gelen azâbları da anlattık}. (İbrâhîm/45)
Bu buyrukla Mekke kâfirleri korkutulmaktadır.
Mesel, dört şekilde tefsir edilir:
1. Mesel; benzerlik, benzer şeyler I benzer durumlar anlamında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
işte o meseller (yani, benzer durumlar} var ya, Biz onları insanlar için darbediyoruz (yani, vasfediyo-ruz}. (Ankebût/43)
Allah bir mesel darbetti {yani, benzer bir durumu vasfettil. (Nahl/75, Zümer/29, Tahrîm/10)
İşte onların Tevrat'taki meseli. Onların İncil'deki meseline (yani, onların durumlarının benzerine} gelince... (Feth/29)
2. Mesel; hayat tarzı, âdet, yol, hâl ve gidiş, davranış anlamında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Yoksa siz, sizden önce geçenlerin mesel olmuş halleriyle (yani, geçmiş ümmetlerin mü'minleri için âdet olmuş hallerle} karşılaşmadan cennete gireceğinizi mi sandınız?! (Bakara/214)
Evvelkilerin meseli ({yani, halleri}) geçti. (Zuhruf/8)
Sizden önce geçenlerden bir mesel (yani, geçmiş ümmetlerden azaba uğrayanların hâlleri}... (Nûr/34)
3. Mesel, ibret anlamına kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Böylece onları bir selef ve bir mesel {yani, bir ibret} kıldık; sonrakiler {yani, onların ardından gelecekler} için. (Zuhruf/56)
Doğrusu o [îaâ], başka değil, kendisine nimet verdiğimiz bir kuldur ve Biz o'nu İsrâîloğulları'na bir mesel (yani, ibret} kıldık. (Zuhruf/59)
4. Mesel, azâb anlamına kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Her birine {yani, geçmişteki ümmetlerin her birine} meseller darbetmiştik {yani, dünyada başlarına inecek azabı vasfetmiştik /anlatmıştık}. (Furkân/39)
Size meseller de darbettik (yani, geçmiş ümmetlerin başına gelen azâbları da anlattık}. (İbrâhîm/45)
Bu buyrukla Mekke kâfirleri korkutulmaktadır.