Mâ-Beyne Eydîhim Ve Mâ-Halfehum
Mâ-beyne eydîhim ve mâ-halfchum ibaresi, dört şekilde tefsir edilir:
1. Mâ-beyne eydîhim ifadesi, halkedilişleri öncesi olanlar; ve mâ-halfehum ifadesi ise halkedilişleri son-rası olanlar manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
O, mâ-beyne eydîhim {yani, onların! meleklerin kedilişleri öncesi olanları} ve mâ-halfehum {yani, onların I meleklerin halkedilişleri sonrası olanları} bilir. (Bakara/255)
Mâ-beyne eydînâ {yani, halkedilişimiz öncesi olanlar} ve mâ-halfenâ {yani, halkedilişimiz sonrası olanlar}... (Meryem/64)[4]
O, mâ-beyne eydîhim {yani, onlardan I meleklerden Önce olanları} ve mâ-halfehum {yani, onlardan I meleklerden sonra olanları} bilir. (Tâ-Hâ/110)
2. Beyne eydîhim, âhiret; ve halfehum dünya için kullanılmıştır; -Cebrail'in ağzından dile getirilen- şu âyetlerde olduğu gibi:
Mâ-beyne eydînâ {yani, âhiretteki her şeyi ve mâ-halfenâ {yani, dünyadaki her şey} Onundur.[5] (Meryem/64)
Sonra, sokulacağım; min-beyni eydîhim {yani, âhiret tarafından gelerek, onlara ölümden sonra asla diriliş olmadığını bildireceğim} ve min-halfîhim {yani, dünya tarafından gelerek, onu gözlerine güzel göstereceğim}. (A'râf/17)
Onlara şeytanî dürtüleri musallat ettik. Onlar da onlara mâ-beyne eydîhim {yani, Ölümden sonra ahirette asla diriliş olmadığı fikrini} ve mâ-halfehum {yani, dünyayı: ?na'siy etleri[6] gözlerine} güzel gösterdiler. (Fussilet/25)
Onlara denildiği vakit: "Mâ-beyne eydîkum {yani, âhiret azabına karşı} ve mâ-halfekum {yani, dünya azabına karşı} ittiqa edin..." (YâSîn/45)
3. Mâ-beyne eydîhim ve mâ-halfehum ibaresi, dünyada öncelik ve sonralık ifade eder; şu âyetlerde olduğu gibi:
Min-beyni yedeyhi (yani, ondan önce Hûd ve Salih gibi kavimlerine gönderilen rasûller geçmişti} ve min-halfi-hi {yani, ondan sonra da, "Allah'tan başkasına ibâdet etmeyin!" diyen} uyarıcılar gelip geçmişti. (Ahkâf/21)
Hani rasûlleri onlara geldiği vakit, min-beyni eydîhim (yani, onlardan; Hûd ve Salih'ten Önce geçen rasûller kavimlerine} "Allah'tan başkasına ibâdet etmeyin..." (Fussilet/14)
4. Mâ-beyne eydîhim ve mâ-halfehum ibaresiyle, akraba, aşiret kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Sema ve arzdan, mâ-beyne eydîhim {yani, önlerinde-kileri} ve mâ-halfehum {yani, arkasındakileri} görmüyorlar mı? (Sebe'/9)
Çünkü Âdemoğlu önünden de, arkasından da semayı ve arzı görüyordu.
Min-beyni eydîhim {yani, önlerinden} bir sed ve min-halfıhim {yani, arkalarından} bir sed çektik. (YâSîn/9)
Mâ-beyne eydîhim ve mâ-halfchum ibaresi, dört şekilde tefsir edilir:
1. Mâ-beyne eydîhim ifadesi, halkedilişleri öncesi olanlar; ve mâ-halfehum ifadesi ise halkedilişleri son-rası olanlar manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
O, mâ-beyne eydîhim {yani, onların! meleklerin kedilişleri öncesi olanları} ve mâ-halfehum {yani, onların I meleklerin halkedilişleri sonrası olanları} bilir. (Bakara/255)
Mâ-beyne eydînâ {yani, halkedilişimiz öncesi olanlar} ve mâ-halfenâ {yani, halkedilişimiz sonrası olanlar}... (Meryem/64)[4]
O, mâ-beyne eydîhim {yani, onlardan I meleklerden Önce olanları} ve mâ-halfehum {yani, onlardan I meleklerden sonra olanları} bilir. (Tâ-Hâ/110)
2. Beyne eydîhim, âhiret; ve halfehum dünya için kullanılmıştır; -Cebrail'in ağzından dile getirilen- şu âyetlerde olduğu gibi:
Mâ-beyne eydînâ {yani, âhiretteki her şeyi ve mâ-halfenâ {yani, dünyadaki her şey} Onundur.[5] (Meryem/64)
Sonra, sokulacağım; min-beyni eydîhim {yani, âhiret tarafından gelerek, onlara ölümden sonra asla diriliş olmadığını bildireceğim} ve min-halfîhim {yani, dünya tarafından gelerek, onu gözlerine güzel göstereceğim}. (A'râf/17)
Onlara şeytanî dürtüleri musallat ettik. Onlar da onlara mâ-beyne eydîhim {yani, Ölümden sonra ahirette asla diriliş olmadığı fikrini} ve mâ-halfehum {yani, dünyayı: ?na'siy etleri[6] gözlerine} güzel gösterdiler. (Fussilet/25)
Onlara denildiği vakit: "Mâ-beyne eydîkum {yani, âhiret azabına karşı} ve mâ-halfekum {yani, dünya azabına karşı} ittiqa edin..." (YâSîn/45)
3. Mâ-beyne eydîhim ve mâ-halfehum ibaresi, dünyada öncelik ve sonralık ifade eder; şu âyetlerde olduğu gibi:
Min-beyni yedeyhi (yani, ondan önce Hûd ve Salih gibi kavimlerine gönderilen rasûller geçmişti} ve min-halfi-hi {yani, ondan sonra da, "Allah'tan başkasına ibâdet etmeyin!" diyen} uyarıcılar gelip geçmişti. (Ahkâf/21)
Hani rasûlleri onlara geldiği vakit, min-beyni eydîhim (yani, onlardan; Hûd ve Salih'ten Önce geçen rasûller kavimlerine} "Allah'tan başkasına ibâdet etmeyin..." (Fussilet/14)
4. Mâ-beyne eydîhim ve mâ-halfehum ibaresiyle, akraba, aşiret kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Sema ve arzdan, mâ-beyne eydîhim {yani, önlerinde-kileri} ve mâ-halfehum {yani, arkasındakileri} görmüyorlar mı? (Sebe'/9)
Çünkü Âdemoğlu önünden de, arkasından da semayı ve arzı görüyordu.
Min-beyni eydîhim {yani, önlerinden} bir sed ve min-halfıhim {yani, arkalarından} bir sed çektik. (YâSîn/9)