Kur'an-a Göre Kadının Şahsiyeti

Cansu

Bismillahirrahmanirrrahim
Tem 11, 2014
525
Denizli
KUR'AN-I KERİM'E GÖRE KADININ ŞAHSİYETİ

İSLAM'DAN ÖNCE kadının dinî durumu, kendisine yapılan baskı, mihnet altında tutulma gibi ne tür zorluklara maruz bırakıldığını sanı­rım söylemeye gerek yok. Konuyla ilgili eserler oldukça çoktur. Faydalı ve güvenilir bilgi için Diyorent'in "Uygarlığın Hikâyesi" adlı eserine bakmak yeterlidir. Çalışmamızda İslam öncesi Araplarda kadının konumu konusun­da bu eserden zaman zaman faydalandık. Bizim açımızdan kitabın en önemli noktası, İslam'ın kadına büyük değer vermesi, ev içinde yahut ev dışında ona büyük sorumluluklar yüklemesi ve sosyal hayatta kadının faydalı, ciddi işle­re katılmasını ifade etmesidir. Ne var ki çağlar geçtikçe müslüman kadının durumu gitgide düşmüş, bu düşüş, hicri ondördüncü asrın başlarında kor­kunç bir düzeye gelmiştir. Bu aşamaya gelindiğinde, İslam toplumu batı uy­garlığının etkisine, sömürge çağının hemen başlangıcından itibaren girme­ye başladı. Bu durum toplumda iki zıt kutbun oluşumuna yol açtı. Bu kutup­lardan biri batıyı körü körüne taklit eden kesim, diğer kutup ise atalarını ve onlardan kalan mirası aynı şekilde taklit eden kesim. Yıkıcı tesirlerin sonun­da her iki grup da kadının şahsiyeti konusunda kendi görüşünü mutlaklaştı-rarak diğer grubun görüşlerine karşı cephe aldı. Bu çatışmanın sonucu ola­rak İslam toplumunda birbirine taban tabana zıt iki ayn tip ortaya çıkmıştır. Öyle ki bir kısmı tamamen Allah'ın şeriatına uyarken, diğer kısmı onu boz­maya yeltenmiştir. Amacımız -samimi alimlerin çalışmalarından yararlana­rak- kadının şahsiyetini İslam'ın öngördüğü seviyeye getirmek, müslüman toplumda yeniden sağlam ailevî çekirdekler oluşturmak ve her bakımdan gelişmiş bir toplum olma yolunda atılmış adımları hızlandırmaktır.

Şari'in Kur'an veya Sünnetteki hitabında kadın ve erkek eşittir. Bu hi-tab, insanî değerlerlerden başlayarak cezaî sorumlulukların açıklanmasına doğru bir seyir takip eder. Tabii ki burada Şari'in belirttiği bir kısım farklar da vardır. Asıl olan eşitliktir. Farklar asla göre istisnaîdir. Bu aslı bozmak, Allah'ın dinine düşmanlık ve büyük bir hatadır.

Eşitlik hakkında İmam İbn Rüşd der ki: "Kadın ve erkek temelde birdir. Fakat aralarında şer'an bir kısım farklar vardır."

Allah Teala, bazen kadınlara erkeklerle beraber hitab etmektedir. Bu Allah'ın hem bir fazlı, hem de eşitliğe verdiği önemin göstergesidir.

Erkek ve kadının aslı birdir Allah Teala şöyle buyuruyor:

"Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eşini var eden ve ikisinden pek çok erkek ve kadın meydana getiren Rabbınıza hürmetsizlikten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'ın ve akrabanın haklarına riayetsizlikten de sakının. Allah şüphesiz hepinizi görüp gözetmektedir." (Nisa; 1).

Kadının insanî yükümlülükleri Allah Teala Buyuruyor ki:

"Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde akıl sahipleri için şüphesiz deliller vardır. Onlar ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler: 'Rabbımız! bunu boşuna yaratmadın, Sen münezzehsin. Bizi ateşin azabından koru' derler. Rabbımız! Sen ateşe kimi sokarsan, onu şüphesiz rezil etmiş olursun, zulmedenlerin hiç yardımcıları yoktur. Rabbimiz! Doğrusu biz 'Rabbinize inanın' diye imana çağıran bir çağmayı işittik de iman ettik. Rabbımız! Günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, canımızı iyilerle beraber al. Rabbımız! Peygamberlerine vadettiklerini bize de ver, kıyamet günü bizi rezil etme. Sen şüphesiz sözünden caymazsın. Rab'leri dualannı kabul etti: Birbirinizden meydana gelen sizlerden, erkek olsun, kadın olsun iş yapanın işini boşa çıkarmam hicret edenlerin, memleketlerinden çıkarılanların, yolumda ezaya uğratılanların, savaşan ve öldürülenlerin günahlarını elbette örteceğim. Andolsun ki, Allah katından bir nimet olarak, onları içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Nimetin güzeli Allah kalındadır." (Âl-i İmran, 190-195).

"Erkek veya kadın, mümin olarak, kim yararlı işler yaparsa işte onlar cennete girerler, kendilerine zerre kadar zulmedilmez." (Nisa, 124).

"Erkek ya da kadın, inanmış olarak kim iyi iş işlerse, ona hoş bir hayat yaşatacağız. Ecirlerini yaptıklarından daha güzeli ile ödeyeceğiz." (Nah), 97).

"Kim bif kötülük işlerse ancak onun kadar ceza görür. Kadın veya erkek, kim, inanarak yararlı iş işlerse, işte onlar cennete girerler; orada hesapsız şekilde rızıklanırlar." (Mümin, 40).

Kadının cahiiiyye zulmünden kurtarılması

— Kadını, daha doğduğunda kız doğdu diye horlanmaya muhatap kılınmaktan kurtarmak.

-— Kadını, zelil, hor görülmekten kurtarmak.

— Kadını, utanma ya da fakirlik korkusuyla öldürülmekten kurtarmak. Allah Teala buyuruyor ki:

"Aralarından birine, bir kız çocuğu müjdelendiği zaman içi gamla dolarak yüzü mosmor kesilir. Kendisine verilen kötü müjde yüzünden, halktan gizlenmeye çalışır; onu utana utana tutsun mu, yoksa toprağa mı gömsün? Ne fena tavır alıyorlar." (Nahl, 58-59).

"Çocuklarınızı yoksulluk korkusuyla öldürmeyin. Biz onlara da size de rızık veririz. Onları öldürmek, şüphesiz büyük bir günahtır." (İsra, 31).

"Kız çocuğuna hangi suçdan dolayı öldürüldüğü sorulduğu zaman." (Tekvir, 8-9).

Kadınların bazı güzel şeylerden özellikle mahrum edilmesi Allah Teala buyuruyor ki:

"Bu hayvanların karınlarında olanlar yalnız erkeklerimize mahsus olup eşlerimize yasaktır. Ölü doğacak olursa hepsi ona ortak olurlar, dediler. Allah bu tür sözlerin cezasını verecektir. Çünkü O hakimdir, bilendir." (En'am, 139).

Kadının mirastan mahrum edilmesi, evlenme hürriyetinin daraltılması Allah Teala şöyle buyuruyor:

"Ey inananlar! Kadınlara zorla mirasçı olmaya kalkışmanız size helal değildir. Apaçık hayasızlık etmedikçe onlara verdiğinizin bir kısmını alıp götürmeniz için onları sıkıştırmayın. Onlarla güzellikle geçinin. Eğer onlardan hoşlanmıyorsanız, sabredin. Hoşlanmadığınız bir şeyi Allah çok hayırlı kılmış olabilir." (Nisa, 19).

Evlenme yoluyla kadının sıcak aile ortamındaki ilişkileri Allah Teala buyuruyor ki:

"Babalarınızın evlendikleri kadınlarla evlenmeyin -geçmişte olanlar geride kaldı- çünkü bu bir fuhuş ve iğrenç bir şeydir, bu ne kötü bir yoldur. Sizlere, analarınız, kızlarınız, kızkardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, kardeşlerinizin kızları, sizi emziren süt anneleriniz, süt kardeşleriniz, kanlarınızın anneleri, kendileriyle gerdeğe girdiğiniz kadınlarınızın yanında kalan üvey kızlarınız -ki onlarla gerdeğe girmemişseniz size bir engel yoktur- öz oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi bir arada almak suretiyle evlenmek -geçmişte olanlar geride kaldı- size haram kılındı. Doğrusu Allah bağışlar ve merhamet eder." (Nisa, 22-23)

Şöyle bir hadis rivayet edilmiştir: "Kadın, teyzesiyle ya da halasıyla beraber aynı anda nikâh altında bulundurulamaz."[71]

Kadının şahsiyetinin geliştirilmesi

Allah Teala, kadını erkekle beraber zikrediyor ve buyuruyor ki:

"Kararıp, ortalığı bürüdüğü zaman geceye and olsun. Açılıp, aydınlattığı zaman gündüze and olsun. Erkeği ve dişiyi yaratana and olsun. Ey insanlar! Doğrusu sizin çalışmalarınız çeşitlidir." (Leyi, 1-4).

"Ey Adem! Doğrusu bu, senin ve eşinin düşmanıdır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın. Yoksa bedbaht olursun. Doğrusu cennette ne acıkırsın, ne de çıplak kalırsın, orada ne susarsın ne de güneşin sıcaklığında kalırsın" dedik. Ama şeytan ona vesvese verip; ey Adem! sana sonsuzluk ağacını ve çökmesi olmayan bir saltanatı göstereyim mi? dedi. Bunun üzerine ikisi de o ağacın meyvesinden yedi. Ayıp yerleri görünüverdi. Cennet yapraklarıyla örtünmeye koyuldular. Adem, Rabb'ına karşı baş kaldırdı ve yolunu şaşırdı. Rabbı yine de onu seçip tevbesini kabul etti, ona doğru yolu gösterdi. Onlara şöyle dedi: Birbirinize düşman olarak oradan inin. Elbet size benden bir hidayet gelir. Benim yoluma uyan ne sapar ne de bedbaht olur." (Tana, 117-123).

Allah Teala'nın yüceliğindendir ki burada ve birçok yerdeki âyet-i kerimeler, bazılarının iddia ettiği gibi, "Hz. Havva, Hz. Adem'e vesvese verdi, yasağı çiğnetti" iddiasından onu kurtarmaktadır.

"Allah'ın sizi birbirinizden üstün kıldığı şeyleri özlemeyin. Erkeklere, kazandıklarından bir pay, kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır. Allah'tan bol nimet isteyin. Doğrusu Allah herşeyi bilir." (Nisa, 32).

"Ey İman edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın, belki de onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da başka kadınları alaya almasınlar, belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayıplamayın; birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın; inandıktan sonra yoldan çıkmış olmak ne kötü bir addır. Tevbe etmeyenler, işte onlar zalimlerdir." (Hucurat, 11).

"Allah ve Rasulü bir şeye hükmettiği zaman, erkek ve kadına artık işlerinde başka yolu seçmek yaraşmaz. Allah'a ve peygambere baş kaldıran şüphesiz apaçık bir şekilde sapmış olur." (Ahzab, 36).

"Onlar inkâr edip, sizi Mescid-i Haram'ı ziyaretten ve bağlı kurbanları yerlerine gitmekten alıkoyanlardır. Eğer, oradaki henüz tanımadığınız inanmış erkeklerle inanmış kadınları bilmeyerek ezmek suretiyle üzüntüye kapılmanız ihtimali olmasaydı Allah savaşı önlemezdi. Allah, dilediklerine rahmet etmek için böyle yapmıştır. Eğer inananlarla inkarcılar birbirlerinden ayrılmış olsalardı, inkâr edenleri can yakıcı bir azaba uğratırdık." (Feth, 25).

"Muhammed'in eşine o yalanı uyduranlar içinizden bir güruhtur. Bunu kendiniz için kötü saymayın, O, sizin için hayırlı olmuştur. O kimselerden herbirine kazandığı günah karşılığı ceza vardır. İçlerinden elebaşılık yapana ise büyük azap vardır. Onu işittiğiniz zaman, erkek kadın müminlerin, kendiliklerinden hüsnü zanda bulunup da: Bu apaçık bir iftiradı.' demesi gerekmez miydi?" (Nur, 11-12).

"Rabbim! Beni, anamı babamı, evime inanmış olarak gireni, inanan erkek ve kadınları bağışla, zalimlerin de yalnız helakini artır." (Nuh, 28)

"Ey Muhammedi Bil ki, Allah'tan başka tann yoktur; kendinin, inanmış erkek ve kadınların günahlarının bağışlanmasını dile. Allah, gezip dolaştığınız ve duracağınız yeri bilir." (Muhammed, 19).

"Doğrusu teslim olan erkekler ve kadınlar, iman eden erkekler ve kadınlar, boyun eğen erkekler ve kadınlar, doğru sözlü erkekler ve kadınlar, sabırlı erkekler ve kadınlar, gönülden bağlanan erkekler ve kadınlar, sadaka veren erkekler ve kadınlar, oruç tutan erkekler ve kadınlar, iffetlerini koruyan erkekler ve kadınlar, Allah'ı çok anan erkekler ve kadınlar, işte Allah bunlann hepsine mağfiret ve büyük ecir hazırlamıştır." (Ahzab, 35).

"Doğrusu, sadaka veren erkekler ve kadınlara, Allah'a güzel bir takdimde bulunanlara kat kat karşılık verilir; onlara cömertçe verilecek bir ecir vardır." (Hadid, 18).

"Allah, mümin erkeklere ve mümin kadınlara, temelli kalacakları, içlerinden ırmaklar akan cennetler, Adn cennetlerinde hoş meskenler vadetmiştir. Allah'ın hoşnut olması en büyük şeydir. İşte kurtuluş budur." (Tevbe, 72).

"İnanan erkek ve kadınları, içinde temelli kalacakları, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyar, onların kötülüklerini örter. Allah katında büyük kurtuluş İşte budur." (Fetih, 5).

"İnanmış erkek ve kadınları, defterleri sağdan verilmiş ve ışıkları önlerinde olarak giderken gördüğün gün onlara şöyle denecektir: 'Müjdeler, bugün içlerinden ırmaklar akan, içinde temelli kalacağınız cennetler sizindir' İşte bu büyük kurtuluştur." (Hadid, 12).

"İki yüzlü erkek ve kadınlar da birbirlerindendir: Kötülüğü emreder, iyiliğe engel olurlar; elleri de sıkıdır,'Allah'ı unuttular, Allah da onlan unuttu. Allah, iki yüzlü erkek ve kadınlara ve inkarcılara, ebedi kalacakları cehennem ateşini hazırlamıştır. O onlara yeter. Allah onları İane t lemistir. Onlara devamlı bir azap vardır." (Tevbe, 67-68).

"İnananlara yardım etmez diye Allah'a kötü zanda bulanan iki yüzlü erkek ve kadınlara, puta tapan erkek ve kadınlara Allah azabetsin; kötü zanları kendi başlarına gelsin! Allah onlara gazabetmiş, onlan lanetlemiş ve cehennemi kendilerine hazırlamıştır. Nekötü dönüş yeridir o." (Fetih, 6).

"Bunun sonucu olarak, Allah, iki yüzlü erkek ve kadınlara, Allah'a ortak koşan erkek ve kadınlara azab verecektir. Allah, inanan erkek ve kadınların tevbelerini kabul buyuracaktır. Allah bağışlar ve merhamet eder." (Ahzab, 73).

"İkiyüzlü erkek ve kadınlar, müminlere: "Bizi de gözetin, ışığınızdan faydalanalım" dedikleri gün onlara "Ardınıza dönün de ışık arayın" denir; inananlarla iki yüzlüler arasına kapısının içinde rahmet ve dışında azab olan bir sur çekilir." (Hadid, 13).

"Ebu Leheb'in elleri kurusun, kurudu da. Mah ve kazandığı kendisine fayda vermedi. Alevli ateşe yaşlanacaktır. Karısı da boynunda bir ip olduğu halde ona odun taşıyacaktır." (Leheb, 1-5).

Kadının, kendi iradesiyle iman veya küfrü seçmesi

"Allah, inkâr edenlere, Nuh'un karısıyla Lut'un karısını misal gösterir: Onlar, kullarımızdan iki iyi kulun nikâhı altında iken onlara karşı hainlik edip inkârlarını gizlemişlerdi de hiçbir şey onlan Allah'ın azabından kurtaramamıştı. O iki kadına: 'Cehenneme girenlerle beraber siz de girin' denildi. Allah, inananlara Fir'avn'un karısını misal gösterir. O: 'Rabbim! katından bana cennette bir ev yap; beni Fir'avn'dan ve onun işlediklerinden kurtar; beni zalim milletin elinden kurtar' demişti. İffetini korumuş olan İmran kızı Meryem'i de örnek verir. Ona ruhumuzdan üflemiştik, Rabbının sözlerini ve kitaplarını tasdik etmişti; O, bize gönülden itaat edenlerdendi." (Tahrim, 10-12).

Kadının Ailedeki Yeri: Kadın, erkeğin can yoldaşıdır Allah Teala şöyle buyuruyor:

"İçinizden, kendisiyle huzura kavuşacağınız eşler yaratıp; aranızda muhabbet ve rahmet var etmesi, O'nun varlığının belgelerindendir. Bunlarda, düşünen toplum için dersler vardır." (Rum, 21).

Erkeğin aile reisliği: Allah Teala buyuruyor ki:

"Allah'ın kimini kimine üstün kılmasından dolayı ve erkeklerin, mallarından sarfetmelelerinden dolayı, erkekler kadınlar üzerine gözeticidirler. Onun için sal İha kadınlar itaatkârdır. Allah'ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi (namusu) koruyucudurlar. Ahlâksızlık etmelerinden endişelendiğiniz kadınlara Öğüt verin, yataklarında onlan yalnız bırakın, nihayet döv ün/ç ıkarın/kovun. Eğer size itaat ederlerse aleyhlerine yol aramayın. Doğrusu Allah yücedir, büyüktür." (Nisa, 34).

Kadının hakları ve görevleri arasında denklik Allah Teala şöyle buyuruyor:

"... Erkeklerin kadınlar üzerinde haklan olduğu gibi kadınlann da erkekler üzerinde haktan vardır. Ne ki erkeklerinki onlardan bir derece üstündür. Allah güçlüdür, hakimdir." (Bakara, 228).

Kadının, süse düşkünlüğü ve tartışmadaki zayıflığı Yine Allah Teala buyuruyor ki:

"Demek süs içinde yetiştirip de çekişmeyi beceremeyecek kadını mı?"(Zuhruf, 18).

Çok evliliğin bir sisteme konması Allah Teala buyuruyor ki:

"Eğer velisi olduğunuz mal sahibi yetim kızlarla evlenmekle, onlara haksızlık etmekten korkarsanız, onlarla değil, hoşunuza giden başka kadınlarla iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz; şayet aralarında adaletsiz­lik yapmaktan korkarsanız bir tane almalısınız veya sahip olduğunuz (cariye) ile yetinmelisiniz. Doğru yoldan sapmamanız için en uygunu budur." (Nisa, 3).

"Adil hareket etmeye ne kadar uğraşsanız, kadınlar arasında eşitlik yapamayacaksınız, bari bir tarafa tamamen meyletmeyin ki diğerini askiday-mış gibi bırakmış olmayasınız. İşleri düzeltir ve haksızlıktan sakınırsanız bilin ki Allah şüphesiz bağışlar ve merhamet eder." (Nisa, 129).

Boşanmanın bir sisteme konması Allah Teala şöyle buyuruyor:

"Boşanma iki defadır. Ya güzellikle tutma ya da iyilikle serbest bırakmadır. Kadınlara verdiklerinizden birşey almanız size helal değildir. Allah'ın koyduğu sınırlan koruyamayacağınızdan korkarsanız o başka. Eğer Allah'ın yasalarını koruyamazlar diye korkarsanız o zaman kadının fidye vermesinde ikisine de günah yoktur. Bunlar Allah'ın yasalarıdır. Onları bozmayın. Allah'ın yasalarını bozanlar ancak zalimlerdir." (Bakara, 229).

"Ey Peygamber! Kadınları boşayacağınızda, onları, iddetlerini göze­terek boşayın ve iddeti sayın. Rabbınız olan Allah'tan sakının. Onlan -apaçık bir hayasızlık yapmaları hali bir yana- evlerinden çıkarmayın, onlar da çıkmasınlar. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Allah'ın sınırlarını kim aşarsa, şüphesiz kendine yazık etmiş olur. Bilemezsin, olur ki, Allah bunun ardından (gönlünüzde sevgi gibi) bir hal meydana getirir. Kadınların iddet süreleri bittiğinde, onlan ya uygun şeklide alıkoyun ya da uygun bir şekilde onlardan ayrılın; içinizden de iki adil şahit getirin; şahitliği Allah için yapın. İşte bu, Allah'a ve ahiret gününe inanan kimseye verilen öğüttür. Allah, kendisine karşı gelmekten sakınan kimseye kurtuluş yolu sağlar, ona beklemediği yerden rızık verir. Allah'a güvenen kimseye O yeter. Allah, buyruğunu yerine getirendir. Allah herşey için bir ölçü varetmiştir." (Talak, 1-3).
 

Similar threads

Üst Alt