Allah'ın (c.c.) Yasakladığı Şeyler Nelerdir?

Allah'ın (c.c.) Yasakladığı Şeyler
Allah’a karşı büyüklenmek ve kendini yeterli görmek (Kibir): İnsan aciz bir varlıktır. Başkalarıyla yardımlaşarak yaşamını devam ettirmeye çalışır. Bazen kendisine tek yardımcı olarak Allah kalır.Kişinin kendini yeterli görmesi Allah’a ihtiyacı olmadığını söyleyerek kibirlenmesi Allah’a karşı bir ahlaksızlıktır.

2-- Allah’tan ümit kesmek: İnsanın hiçbir zaman Allah’tan ümit kesmemesi her şartta ve zamanda Allah’a yönelmesi gerekir. Zira Yüce Allah insanların gerçekten pişman olmaları durumunda günahlarını affedeceğini K.Kerim’de açıkça bildiriyor.

3-- Genel Olarak Kötülük: İslam ve O’nun kutsal kitabı Kur’an-ı Kerim kötülüğü genel olarak yasaklamıştır. Her türlü kötü huy ve kötü davranış yasaklanarak ahlaklı ve ideal bir toplum amaçlanmıştır.Bu yasaklardan bazıları şunlardır:

4-- Cimrilik:Toplumda ekonomik anlamda insanların birbirine yardımcı olmasını emreden İslam bunu engelleyen cimriliği yasaklamıştır. Bu konuda K. Kerim’de şöyle buyuruluyor: “Eli sıkı olma,;büsbütün eli açık da olma, sonra kınanır, kaybettiklerinin hasretini çeker durursun. (17/29)

5-- İftira: İftira atmak Kur’an’ı Kerim’in çirkin gördüğü ahlaksızlıklardandır. İftira insanları birbirine düşüren toplumda huzursuzluk ve kavgaya sebep olan kötü bir fiildir. Onun için İslam bunu yasaklamıştır. Bu konuda K. Kerim’de şöyle buyuruluyor: “Kim kasıtlı veya kasıtsız bir günah kazanır da sonra onu bir suçsuzun üzerine atasa, muhakkak ki, büyük bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmiş olur”. (4/112)

6--Yapılan iyiliği Başa kakmak: Bir iyiliği yapınca o iyiliği ikide bir anlatıp iyilik yapılan kimseyi rencide etmekte yasaklanmıştır.Zira bu davranış iyilik yapılanı üzer yıpratır ve mahcup eder. Bu konuda K. Kerim’de şöyle buyuruluyor: ”Yaptığın iyiliği çok görerek başa kakma”. (74/6)

7-- Başkalarını Çekiştirmek (Gıybet) :Başkalarını çekiştirerek dedikodu ve gıybet yapmayı da İslam yasaklamıştır.Gıybet çok çirkin bir davranıştır. İnsanların yaptıkları hataları ballandırarak anlatma ve bunu açığa çıkarmayı İslam yasaklamış ve çirkin görmüştür. Bu konuda K. Kerim’de şöyle buyuruluyor: “Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi adet edinen herkesin vay haline! O ki, mal toplamış ve onu sayıp durmuştur”.(104/1)

8-- Kendini Beğenmişlik (Kibir) : Kendini beğenen kibirli olan insan başkalarına değer vermez en doğru en iyi benim başkaları iyi ve doğru değildir der .Bu kişi toplumda itibar görmez ve dışlanır.Bundan dolayı bu huydan uzak durmalıyız. Bu konuda K. Kerim’de şöyle buyuruluyor: “İman edip iyi işler yapanlara Allah karşılığını tam olarak verecek ve onlara lütfundan daha fazlasını da ihsan edecektir. Kulluğundan yüz çeviren ve kibirlenenlere gelince onlara acı bir şekilde azap edecektir…” (4/173)

9-- Bozgunculuk fesat Çıkarmak: Yeryüzünde huzur içinde yaşayan insanlar arasında bozgunculuk çıkarmak, huzuru bozmak, insanlar arasına kin ve nefret tohumlarını ekmek kötü bir davranıştır. Bu konuda K. Kerim’de şöyle buyuruluyor:
“Islah edilmesinden sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın.Allah’a korkarak ve rahmetini umarak dua edin.Muhakkak ki, iyilik edenlere Allah’ın rahmeti çok yakındır”.(7/56)

10-- Çekememezlik: İnsanların başkalarının varlığının ellerinden gitmesini istemek olan Çekememezlik yasaklanmıştır. Başkalarının iyi ve güzel yönleri örnek alınmalı ,herkesin öyle olması gerektiği düşünülmelidir. Bu konuda K. Kerim’de şöyle buyuruluyor: “Kıskandığı vakit, kıskanç kişinin şerrinden sabahın rabbine sığınırım”.(113/5)

11-- Savurganlık (İsraf) :Malını har vurup harman savurmak doğru bir davranış değildir. Para benim istediğim gibi harcarım demek doğru değildir. Malın insanların faydasına uygun bir şekilde harcanması gerekir. Bu konuda K. Kerim’de şöyle buyuruluyor: “Ey adem oğulları! Her secde edişinizde güzel elbiselerinizi giyin.yiyin, için fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez”.(7/31)

12-- Adam Öldürmek: Cinayet İslam’ın yasakladığı bir fiildir. Sadece insanları değil hayvan ve bitkileri bile korumayı emreden İslam adama öldürmeyi de elbette yasaklamıştır. Bu konuda K. Kerim’de şöyle buyuruluyor:. “Ey müminler! Bir topluluk diğer bir topluluğu alaya almasın. Beklide onlar, kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar. Belki de onlar kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir isimdir. Kimde tövbe etmese işte onlar zalimlerdir”. (49/11)

13-- Gösteriş Yapmak (Riya) : Gösteriş yaparak yapılan ibadetin bile kabul olunmayacağını bildiren Allah insanlardan her işlerinde gösterişten uzak ve samimi olmalarını ister. Bu konuda K. Kerim’de şöyle buyuruluyor: “Çalım satmak, insanlara gösteriş yapmak ve insanları Allah yolundan alı koymak çin yurtlarından çıkanlar kafirler gibi olmayın. Allah onların yaptıklarını çepeçevre kuşatmıştır”. (8/47)

14-- Zina ve Fuhuş: Toplumun ahlakını bozan, soy ve neseplerin karışmalarına vesile olan zina ve fuhuşta yasaklanmıştır. Bu konuda K. Kerim’de şöyle buyuruluyor: “Zinaya yaklaşmayın. Zira o bir hayasızlıktır ve çok kötü bir yoldur”.(17/32)

15-- Önyargılı Olmak: Başkalarına karşı kulaktan dolma bilgilerle önyargılı olmak ve bilip bilmeden konuşmak yasaklanmıştır. Bu konuda K. Kerim’de şöyle buyuruluyor: “Hakkında bilgin bulunmadığı şeyin ardına düşme! Çünkü kulak,göz ve gönül bunların hepsi ondan sorumludur”.(17/36)

16-- Sarhoşluk ve Kumar: İnsanları huzursuz eden, toplumun huzurunu bozan, yuvaların yıkılmasına sebep olan içki ve kumarda kötü birer davranış olarak kabul edilmiş ve yasaklanmıştır. Bu konuda K. Kerim’de şöyle buyuruluyor: “Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar( putlar) fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir.bundan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz”.(5/90)

17-- Dünyaya Aşırı Düşkünlük: Sadece dünyayı dikkate alarak hep bu dünya için çalışmak insanı doyumsuz yapar ve dünyada insanların hırs ile kötülük yapmalarına sebep olur. Ahiretin tarlası olarak düşünülen bir dünya ise insanın hırsını frenler ve dengeli yaşamasını sağlar. Bu konuda K. Kerim’de şöyle buyuruluyor: “Onun için sen bizi anlamaktan yüz çeviren ve dünya hayatından başka bir şey istemeyen kimselere yüz verme”.(53/29)

18-- Büyücülük ve Büyüye Başvurmak: Büyücülük yaparak insanların arasını bozmak duygularını sömürmekte kötü bir davranıştır ve yasaklanmıştır. Bu konuda K. Kerim’de şöyle buyuruluyor: “Düğümlere üfürüp büyü yapan üfürükçülerin şerrinden sabahın rabbine sığınırım”.(113/4)

19-- Rüşvet Almak ve Vermek: Toplumda haklıyı haksız, haksızı haklı yapan suçlunun suçunu örten, hakkı olmadan menfaat sağlayan rüşvet, insanlar arasında büyük bir haksızlık doğurduğu için yasaklanmıştır. Bu konuda K. Kerim’de şöyle buyuruluyor: “Mallarınızı aranızda haksız sebeplerle yemeyin. Kendiniz bilip dururken, insanların mallarından bir kısmını haram yollardan yemeniz için o malları hakimlere idarecilere veya mahkeme hakimlerine vermeyin”. (2/188)

PEYGAMBERİMİZ Kuran’ın ilk uygulayıcısıdır. İnen ayetleri önce o hayatına tatbik eder, sonra da diğer insanlardan uygulamalarını isterdi.

Veda hutbesinde; “Bütün kan davalarını kaldırdım” dedikten hemen sonra “İlk kaldırdığım kan davası aşiretimin güttüğü kan davasıdır” açıklamasını yaparak, zor olanı da ilk önce kendisine uyguladığını hatırlatmış oluyordu.

Mekke ve Medine toplumu; kan davalarıyla, kapkaççılıkla, kız çocuklarını öldürmekle, baskınlarla, baskılarla, aşiret davalarıyla, zulümle, putperestlikle, haram kazanmakla, zayıflara baskı uygulamakla, insanları sindirmekle şöhret kazanmış bir mirasın üzerine kurulmuştu. Hz. Peygamber’in bütün bu olumsuzlukları ortadan kaldırması çok kolay da olmadı. Peygamberimiz, dengeli ve ölçülü bir metot kullanarak kangrenleşmiş bu karanlık tabloyu değiştirdi. Vitrine doğru resimler yerleştirdi.

Eski resimleri yerinden söktü. İnsanların ufkunu açtı. Şirke ait bütün uygulamalara birebir müdahale etmek yerine bu kalıntıları temizleyecek şuurlu bir cemaati -sahabeyi- yetiştirdi. Onun için daha hayata veda etmeden mirasını devralacak kaliteli, onurlu ve imanlı bir fedakârlar kadrosu oluşturmuştu.

Hz. Ebu Bekir gibi bir denge unsuru, Hz. Ömer gibi bir adalet terazisi, Hz. Osman gibi bir direnç abidesi, Hz. Ali gibi bir ilim deryası, Hz. Selman gibi bir zekâ küpü, Hz. Halid gibi bir harp dehası, Hz. Ebu Zerr gibi bir vicdan sorgulayıcısı, Hz. Aişe gibi bir onur savaşçısı, Hz. Fatıma gibi bir fedakârlık göstergesi, Hz. Ebu Ubeyde gibi bir güven şahikası, Hz. Hamza gibi bir cesaret ve mertlik sembolü ve daha nice göz kamaştırıcı ismi hayata kazandırdı.

Peki Hz. Peygamber toplumdaki ne tür olumsuz davranışları değiştirdi. Neleri ıslah etti. Birkaçını hatırlayalım:

1- Hayvanları ateşle dağlamayı yasakladı:

Çiftlik sahipleri kendilerine ait hayvanları tanımak için kızgın demirle vücutlarını yakarlardı. Hz. Peygamber (s.a.v.) alnının ortasına böyle ateşle işaret konmuş bir hayvanı gördü. Şiddetli tepki gösterdi. Şöyle buyurdu: “Kim bu hayvana böyle yaptı, çirkinleştirdi, eziyet etti? Hayvanı böyle ateşle yakana Allah lanet eder.” Hz. Peygamber ( s.a.v.) lanet kelimesini çok az kullanmıştır hayatında. Ama belli ki bu çirkin hareket O’nun engin yüreğini o kadar etkilemiştir ki, bu eziyetin karşılığının laneti hak etmek olduğunu açıkça belirtmiştir.

2- Fakirlere ceza uygular da zenginleri affedersiniz:

Hz. Peygamber döneminde yapılmaması gereken bir olumsuz iş yapan kişi için birileri -affedilsin diye- aracı olurlar. Ricacılar Peygamberimizin çok sevdiği bir ismi aracı yaparlar. Bu suçluyu affederseniz; şu kadar insan bundan ötürü İslam’a girecek derler. Hz. Peygamber (s.a.v) bu ayrımcılıktan aşırı derecede rahatsız olur ve şöyle buyurur: “Sizden önceki milletler işte bundan ötürü helak oldular. Onlardan fakir ve gariban birisi yanlışlık yaptığında, ona hemen ceza uygularlardı. Ama tanınmış veya zengin olan birisi aynı suçu işlediğinde onu affeder veya daha hafif bir ceza ile geçiştirirlerdi. Yemin olsun ki Allah’a; benim kızım Fatıma aynı suçu işlese ben yine çifte standart işlemem, cezasını veririm.”
Hz. Peygamber burada verilen cezadan çok, toplumda yaygın olan çifte standarda, insan kayırıcılığına dikkat çeker.

3- Irkçılığı, renklerle övünmeyi yasakladı:

Hz. Ebu Zerr (r.a.) bilinen, sevilen, itibarı yüksek, mütevazı bir sahabiydi. Ne var ki, en zirvedeki insanların bile ayaklarının sürçebildiği bir anı olabilir. Hz. Ebu Zerr bir gün Hz. Bilal’le konuşurken bir an için boş bulunur ve Hz. Bilal’e; “Sen sus! Ey siyah kadının oğlu” der. Aslında o, bu sözü söyleyecek, Hz.Bilal de bu sözleri hak edecek biri değildi. Ama insanların hesaplayamadığı bir anda, hesaplayamadığı sözleri veya tavırları olabilir. Maksadını aşan sözleri olabilir. Bu ahlak abidesi sahabinin böyle bir anında, böyle bir sözü olur. Hz. Bilal bundan ötürü çok hüzünlenir ve olayı Hz. Peygamber’e taşır. Peygamberimiz (s.a.v.) bu olaydan daralır. İnsanların renklerinden, ırklarından, soylarından, anne ve babalarından ötürü ayıplanmalarından rahatsızlığını şöyle iletir: ”Demek ki Ebu Zerr hâlâ cahiliye döneminin bazı izlerini taşımaya devam ediyor”. Bu mesajlar anında yerini bulur ve Ebu Zerr (r.a.), Hz. Bilal’le kucaklaşarak, özür dileyerek helallik alır. Bundan dolayıdır ki, Hz. Ebu Zerr daha sonraki dönemlerinde emrinde çalıştırdığı insanlarla aynı elbiseleri giyer, aynı yerde yatar ve aynı yemeği yer. (İbn Mace, adeb, 10; Ebu Davud edeb, 124)

Son Peygamber, cahili toplumlardaki olumsuzlukları gidermek, bid’at, hurafe ve onur kırıcı davranışları rafa kaldırmak veya ıslah etmek için geldi. Hz. Peygamber bunun mücadelesini verdi. Ama ne yazık ki, biz Müslümanlar Peygamberimizin hayat iksiri olan bu ölümsüz mesajlarını yeterince okuyamadık. Veya işimize geleni aldık, işimize geleni kulak arkasına attık. Saplantılarımızı akide haline getirdik. Sonra da bu yanlış bakışlarımızı vahyi anlamada referans yaptık. Onun için de insanları İslam’ın muhteşem sarayına değil, kendimizin kurduğu derme-çatma kulübelere mahkûm ettik…
 
Similar threads

Similar threads

Son mesajlar

Üst Alt